Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kuzey İttifakı'nın Afganistan'ın büyük bölümüne hakim olması bir son mu, bir başlangıç mı?
Bu durum bir sonuç ama bir son değil. Birçok yönden başlangıç gibi görünüyor.
Kuzey ittifakı ve koalisyon güçleri ile Taliban arasındaki savaş henüz bitmedi, hatta yeni başlıyor. Belli bir bölgeye çekilen Taliban güçlerinin daha çok gerilla yöntemiyle bir savaş sürdüreceği kendi beyanı. Ayrıca ABD açısından Molla Ömer ve Usame bin Ladin sorunu çözülmüş değil. ABD'li subaylar da savaşın çok uzun sürebileceğini belirtiyorlar.
Ancak, savaşın Taliban'ın sıkıştığı bölgeye hapsedilmesi, ülkenin geri kalan büyük kısmında yeniden yapılanma çalışmalarına olanak tanıyabilir.
Ankara, daha çok işin bu yönüyle ilgili.
Başbakan Ecevit, bundan sonrası için "önemli olan Afgan halkını kazanmak" diyor. Bu amaçla Türkiye'nin öteden beri yol, su, hastane, konut yapımında Afganlara yardım ettiğini ve elinden geldiğince bu yardımı sürdüreceğini vurguluyor.
Aynı sorumlu yaklaşımı, başta ABD olmak üzere gelişmiş Batılı ülkeler de göstermeli. 30 yıldır savaş koşullarında yaşayan Afgan halkının bundan sonra Taliban - Kuzey İttifakı savaşı içinde uzun yıllar geçirmesi çok büyük bir kayıp olur. Yeni bir savaşın, ülkenin bütününe yayılmasını önlemek, koalisyon güçlerinin en önemli görevlerinden sayılmalıdır.
Bu süre içinde ülkenin büyük bölümünde çağdaş yaşam koşulları oluşturmak, çağdaş eğitim ve sağlık olanakları yaratmak ve böylece Afgan halkının kazanılması ve onun ötesinde çağdaş dünyaya kazandırılması başlıca amaç olmalıdır.
Yıllardır müzik dinlemenin, kuş beslemenin bile yasaklandığı, bayanlara insan muamelesi yapılmadığı çağdışı yönetimin izleri ve kalıntılarının silinmesi elbette kolay olmayacaktır. Ayrıca Taliban kadar olmasa bile din esasına dayalı yönetim ve yaşam anlayışının Kuzey İttifakı içinde de güçlü bir eğilim olduğu unutulmamalıdır.
Bu koşullar bir arada değerlendirildiğinde Afganistan'daki sorunun sadece askeri yöntemlerle çözülmeyeceği, 30 yıl kaybetmiş bu ülke ve halkın 30 yıl daha kaybetmemesi için ekonomik ve sosyal yeniden yapılanmanın ön planda tutulması gerektiği açıktır.
Afganistan'ın bu duruma gelmesinde, uluslararası çıkar çatışmalarının da büyük katkısı olduğu düşünülürse, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin Afgan halkına bu anlamda borçlu olduğu söylenebilir.
1920'lerde Atatürk Türkiyesi'ni örnek almaya çalışan Afganistan, bu ikinci fırsatı kaçırmamalıdır.