Başkentin dünkü gündemi kongrelerdi. AKP 1., MHP ise 7. büyük kongresini yaptı.
AKP kongresinin yapıldığı ASKİ Spor Salonu'nda izdiham yaşandığını söylemek abartı olmaz. Salonun içi kadar belki ondan daha büyük bir kalabalık da salon dışındaydı.
AKP'ninki kadar olmasa da MHP kongresine de ilgi büyüktü. ASKİ Salonu gibi MHP kongresinin yapıldığı Atatürk Spor Salonu'nun da hem içi hem dışı doluydu. Henüz birinci kongresini yapmadan tek başına iktidara gelmiş olan AKP'nin gördüğü ilgi ASKİ Salonu'nu ve bahçesini kongreden çok bir şölen, bir düğün havasına çevirmişti. MHP kongresinde ise parti içi iktidar mücadelesi yaşanıyordu.
AKP'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği tartışma konusu değil. Erdoğan, AKP için tek ve güçlü lider konumunda. Bir dönem Abdullah Gül'ün potansiyel liderliğinden söz edilmiş olsa da, özellikle başbakanlık görevini aldıktan sonra Erdoğan'ın liderliğini perçinlediğini ve bir liderlik yarışını besleyecek bir ihtiyaç doğmadığını söylemek mümkün.
Erdoğan ve AKP'nin 3 Kasım seçim başarısını kabul etmek gerekiyor. 1. kongresini bile yapmadan tek başına ve ezici bir Meclis üstünlüğüyle iktidara gelmesi büyük bir başarı. Kuşku yok ki, önemli olan AKP liderliğinin, bu başarıyı doğuran nedenleri unutmaması ve bir zafer sarhoşluğuna sürüklenmemesi. Kendini tek ve mutlak hakim olarak görmemesi.
AKP, çok sorunlu bir dönemde iktidar oldu. Bunların başında Irak krizi geliyor. Bir yıla yaklaşan iktidarında henüz AKP'nin damgasını vurduğu bir sonuç yok. Irak krizini iyi yönettiğini söylemek de mümkün değil ki; bu sorun AKP iktidarının geleceğini etkileyecek önemde. Ekonomik politikada ise AKP iktidarı bir önceki hükümetin krizlerle dibe vurduktan sonra ekonomiyi emanet ettiği IMF programını devam ettiriyor. Makro düzeyde gözlenen ekonomik gösterge iyileşmeleri, bir önceki hükümetin uygulamak zorunda kaldığı acı IMF programının sonuçları. AKP'nin bu politikayı değiştirme olanağı yoktu. Devam ettirdi. Makro düzeyde alınan sonuçlar siyasi faturası bir önceki hükümet tarafından ödenmiş ekonomik önlemlerin sonuçlarıdır. Eğer bu uygun ortamı üretime ve istihdama yöneltecek bir politika uygulamazsa, AKP'nin de ekonomik ve sosyal alanda kısır döngüyü kırması kolay olmayacaktır. Bu nedenle zafer rehavetine girmek için çok erkendir. AKP'nin hukuk alanında yaptığı düzenlemeler önemlidir. Ancak bu alanda en büyük adımlardan birinin yine 3 Ağustos 2002'de eski hükümet tarafından atıldığı ve AKP'nin bunu tamamlayıcı düzenlemeler yaptığı da unutulmamalıdır.
AKP hükümetinin geleceğini belirleyecek iki önemli ölçü; Irak krizinden Türkiye'nin çıkarlarına uygun şekilde başarılı çıkabilmesi ve ekonomik sorunları halkı işsizlik ve geçim sıkıntısından kurtaracak şekilde çözülebilmesidir.
Bunun için de Refah Partisi iktidarında yapıldığı gibi sembollerle siyaset yapmak, imam hatip, türban gibi simgelerle gerginlik politikası izlemek yerine, ülkenin iç ve dış temel sorunlarına çözüm üretmesi gerekir.
MHP kongresine gelince...
MHP'de de Devlet Bahçeli'nin liderliği yerleşmiş görünüyor. 1999 seçimlerindeki başarısına karşın 2002 seçimlerindeki başarısızlık nedenleri üzerinde kafa yorulması gerekiyor. Kuşku yok ki, DSP - MHP - ANAP koalisyonunu bitiren iki büyük ekonomik krizin bıraktığı derin izlerdir. Koalisyonun MHP kanadı da diğer iki ortağı gibi bundan nasibini almıştır. MHP'nin de siyasi sermayesini zenginleştirmesi gerekiyor. Ana dayanağı olan Türk milliyetçiliği, 1999'da Öcalan'ın yakalanması ve PKK mücadelesi nedeniyle tavan yapmıştır. Irak krizi ve özellikle Kuzey Irak'taki gelişmeler önümüzdeki dönemde de milliyetçiliğin prim yapmasını sağlayabilir ama tek başına böyle bir siyasi sermayenin de yeterli olmadığını MHP'nin de görmesi gerekir.
Sadece din veya sadece etnik köken politikasıyla Türkiye'nin sorunlarını çözmek mümkün değildir.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025