Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Referandumun kuşku yaratması doğal. Koşullar belli. Sonucun "evet" olarak ilan edilmesi için örneği görülmemiş garip kurallar ve yorumlar geliştiren ABD-Irak yönetimi, sonradan daha az garip koşullarla referandumu yaptırdı. Sonucun Şii ve Kürt oylarıyla "evet" çıktığı gayri resmi ilan edildi, sonradan, "kuşku" nedeniyle resmi açıklama ertelendi. Sonuçta halkın anayasayı onayladığı açıklanacaktır.Kuşku boyutu ne olursa olsun bilinen şu ki, Şiiler ve Kürtler "evet" derken Sünniler "hayır" dedi.Ankara'nın referanduma sunulan anayasadan çok memnun olduğu söylenemez. Daha önce yürürlükte olan geçici anayasa hükümlerine göre referanduma sunulan anayasanın Türkiye'nin beklentilerinden daha uzak olduğu söylenebilir. Irak, anayasa referandumunun sonuçlarını açıklayamadı. İnceleme yapıyor. Bazı bölgelerden tümüyle evet, bazılarından tümüyle hayır oyu çıkması, kuşku yaratmış. Türkiye'nin Irak'la ilgili olarak kilitlendiği iki temel hedef olduğunu söyleyebiliriz:1- Irak'ın bütünlüğü,2- Kerkük'ün Kürt yönetimine verilmemesi.Birinci hedefi açısından baktığımızda, Ankara, Kürt lider Talabani'nin Irak cumhurbaşkanı olmasını ve Sünnilerin de referanduma katılmasını olumlu görüyor. Cumhurbaşkanlığı alan Kürtlerin, hemen bağımsızlığa yönelmeyecekleri beklentisi içinde. Keza, referanduma katılmayı önce reddeden Sünnilerin hayır oyu kullansalar da irade beyan etmiş olmaları olumlu görünüyor. Sünnilerin Arap olarak etnik yönüyle Şii Araplar ve Sünni olarak dini yönüyle Kürtler arasında bir "çimento" rolü oynayabilecekleri hesabını yapıyor Ankara. Devreye girmelerini, referanduma ve seçime katılmalarını bu nedenle istiyor.Saddam sonrası yönetime gelmeyi bekleyen ve bu nedenle fazla direniş göstermeyen Şiiler ile ABD'nin en yakın işbirlikçisi konumundaki Kürtlere karşı, büyük ölçüde Saddam yönetiminin tabanını oluşturan Sünnilerin bir "köprü, kaynaşma" işlevi görmelerini beklemek ne kadar gerçekçi? Irak'taki direnişin beslendiği kaynak olarak, böyle bir işlevi üstlenmek isteyecekleri de tartışma götürür kuşkusuz. Türkiye'nin bakışı Ankara, Kerkük için özel statü öngörüyordu. Irak'ın doğal kaynaklarının tüm Iraklıların olduğu teziyle de bu bakışını güçlendiriyordu. Kürtlerin yönetimine verilmesine itiraz ediyordu. Ancak referanduma sunulan anayasa Kerkük için 2007'de Kerkük'te referandum öngörüyor. Kerkük'ün demografik yapısının Kürtler lehine değiştirildiği de biliniyor. Bu durumda yapılacak bir referandumda Kerkük'ün Kürt yönetimine bağlanması gibi bir sonucun çıkmasını tahmin etmek zor değil.Ankara'nın Kerkük'le ilgili yeni hedefi ise Aralık 2005'te yapılacak seçimler sonrasında oluşacak yeni parlamentonun anayasa değişikliği yapması...Ankara, kaygılarının bir anayasa değişikliği ile giderilmesi beklentisi içinde ki, bugünkü koşullar ve gidişe bakıldığında bu beklentinin de ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır.Türkmenlerle ilgili olarak ise Ankara'nın bakışı, bir "hedef birliği" oluşturulması. Aynı parti veya teşkilat altında olmaktan çok Türkmenlerin çeşitli parti ve örgütlerde olsalar bile aynı hedef için çalışmaları. Aralık seçimlerine asılmaları. Değişik partilerden de olsa parlamentoya mümkün olduğunca fazla sayıda girmeleri ve anayasa değişikliği için çaba göstermeleri.Bu koşullar ve bu beklentiler içinde Ankara'nın Irak'la ilgili hedeflerini tutturması zor, çok zor görünüyor. fbila@milliyet.com.tr Kerkük ve Türkmenler