Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Afganistan operasyonunun başlamasından sonra Başbakan Ecevit'in başkanlığında yapılan toplantıda ABD Başkanı Bush, İngiltere Başbakanı Blair ve NATO'nun tutumu detaylı olarak değerlendirildi. Üzerinde en çok durulan konulardan biri NATO'nun daha önce yapılacağı belirtilen açıklamasının ertelenmesi oldu. Bunun hemen arkasından AB'nin yapacağı toplantının da ertelenmesi Ankara'da soru işaretine yol açtı.
Başbakan Ecevit, Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu, Başbakan yardımcıları Bahçeli ve Yılmaz, NATO'nun bu tutumunu değerlendirirken, "acaba NATO'da çatlak mı var?" sorusunu irdelediler. NATO'nun operasyona tam destek verdiğinin açıklanması beklenirken, açıklamanın ertelenmesi bu soruyu gündeme getirdi.
NATO'nun destek açıklamasını geciktirmesine, İngiltere Başbakanı Blair'in, operasyonu,
"ABD ve İngiltere'nin olayı" gibi değerlendirip sunması, "iki ülke birlikte" anlamına gelecek açıklamalar yapmasının etkili olabileceği değerlendinmesi yapıldı.
Başbakan Ecevit'in muhalefe gideceğinin açıklanması ise "acaba Meclis'ten asker gönderme yetkisi mi istenecek" sorusunu gündeme getirdiyse de, zirvede böyle bir karar alınmadığı, ziyaretin tümüyle bilgilendirme amacı taşıdığı belirtildi. Washington veya Brüksel'den ek bir talep gelmediği de kaydedildi.

Rahşan Ecevit, köy ve köylü sorunlarıyla an yakınlıkta ilgilenmeyi sürdürüyor. Bunu bilen köylü ve çiftçiler de sorunlarını yine önce Rahşan Ecevit'e iletiyorlar.
Rahşan Ecevit, dünkü görüşmemizde, yine kendisine iletilen kırsal kesimin bir sorunun özetleyerek söze başladı :
"Elazıg ilimizde 300 kümes varmış. İçindeki tavuklar 2 kilodan 700 grama düşmüş. Çünkü yemlerinin ham maddesinin yüzde 80'ni dışarıdan alınıyormuş. İthalatçı firmalar da vadeli iş görmüyorlarmış. 'Paranı yatır, dekontunu getir, malını al' diyorlarmış. Halk Bankası kredi vermiyormuş.Denizcilik Bankası'na gidiyorlarmış. O da, 'Halk Bankası imzalasın, o zaman ben de imzalarım' diyormuş."
Bayan Ecevit, şöyle devam etti:
"Bu yüzden, ortağı, sözleşmelisi ve ücretli çalışanı ile Türkiye genelinde takriben 8000 aileyi bulan Köy-Tür Entegre Tavukçuluk A.Ş. büyük sıkıntıda. Yok olmak üzereler. Artık onlar akşamları, öküzü, ineği, traktörü, pulluğu kapısının önünde; büyükanne, büyükbaba, çocukları ve torunları bir masa başında bir araya gelip Allaha hamdeden mutlu birer aile olarak yemek yiyemiyorlar. Çoğunun varı yoğu icra takibinde. Bu yalnız tavuk üreticileri için böyle değil. Köylünün çoğunluğu bu durumda.. Neyse ki geçen gün Ziraat Bankası çiftçi borçlarını taksitlendirdi. Darısı tavukçuların başına."

Hazine engel çıkarıyor
Rahşan Ecevit, bu tür sorunları hazinenin tavrına bağlıyor. İstenilen teminat devlet tarafından verilse bile sorunun çözülemediğine dikkat çekiyor. Bu konudaki değerlendirmesi şöyle :
"Devlet teminat verse Köy-Tür ve benzerleri ABD'den kredi alıp kurtulabilecek. Ama bu sefer de Hazine engel çıkarıyor."

Hükümet esir
Bayan Ecevit'in bu yaklaşımında hazinenin sıkı para ve kredi politikasında bazen ölçüyü kaçırdığı mesajı var. Rahşan Ecevit, bu sıkıntıyı da yeni oluşturulan özerk kurulların işleyişine bağlıyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Demokrasi var, devlet küçülmeli, denmiş. Merkeziyetçi olmayalım, pazar ekonomisi uygulansın, yetkileri dağıtalım, denmiş. Bir takım başına buyruk kurullar oluşturulmuş. Bu kurullar geniş yetkilerle dönatılmış. Hükümet de adeta esir alınmış."

Korku dağları bekliyor
Rahşan Ecevit, benzer bir eleştiriyi de yolsuzluklarla mücadele yapılırken izlenen bazı yöntemler için de şöyle dile getirdi:
"Yolsuzluklara karşı büyük savaş açıldı. Büyük bir başarı ile yürütülüyor. Yolsuzluk yapanlar tek tek yakalanıyor. Haklarında gerekenler yapılıyor. Ama bu arada suçluyla suçsuz biribirine karıştırılıyor. Televizyonlarda gangster filmlerindeki gibi, elleri kelepçeli insanların başları eğilerek polis arabalarına sokulduğunu görüyoruz. Bunların bir kısma alıkonuluyor, bir kısmı ise özür bile dilenmeden, 'aaa suçsuzmuş' denilip serbest bırakılıyor.
Televizyondaki bu görüntüler yüzünden memurlar ürkmüş, artık imza atılamaz hale gelinmiş. İşte, Elazığ'daki 300 kümesin sahipleri hala yetkililerden imza bekliyorlar. Ancak korku da dağları bekliyor. Şimdi ne olacak ?"