Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Türkiye'nin, Irak'a yapılacak bir müdahaleye karşı olduğunu bir kez daha şu sözlerle vurguladı:
"Irak, Türkiye'nin yakınında, yanı başında bir ülkedir. Türkiye bundan geçmişte 30 - 40 milyar dolar zarar gördü. O bakımdan Türkiye böyle bir şeyin olmasını arzu etmez."
Org. Kıvrıkoğlu, benzeri bir değerlendirmeyi Çankaya Köşkü'nde 29 Ekim resepsiyonunda da yapmıştı.
Aynı nitelikteki açıklamalar, Başbakan Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem tarafından da dile getirilmişti.
Ankara her düzeyde bu tutumu giderek daha güçlü ifadelerle ortaya koyuyor.
Türkiye'ye bu açıklamaları yaptıran temel etkenin, ABD'nin, Afganistan'a yapılan müdahalenin Irak'a da yayılıp yayılmayacağı konusunda net bir yanıt vermeyişi olduğunu söyleyebiliriz.
Başlangıçta, Taliban, El Kaide ve Usame Bin Ladin ile Irak veya Saddam arasında bir bağlantı olmadığını belirten ABD'nin son zamanlarda resmi veya gayri resmi sözcülerinin "ağız değiştirmiş" olması, Ankara'da "güvensizlik" yaratıyor.
Bu nedenle de Afganistan'dan sonra ABD'nin Irak'a müdahale edebileceği olasılığını da tümüyle göz ardı etmiyor. Böyle bir müdahaleye karşı olduğunu her fırsatta ve her düzeyde dile getirirken, bir yandan da ABD'nin böyle bir operasyona yönelmesi ve bunun muhtemel sonuçları üzerinde de duruyor.
Ankara'nın Afganistan kadar, hatta ondan daha çok Irak'la ilgili olarak "belirsizlik" ortamından rahatsız olduğunu söyleyebiliriz. ABD'nin Irak konusundaki stratejisinin ne olduğu bilinmiyor. Körfez Savaşı sırasında da ABD'nin açık ve net bir bilgilendirme yerine daha çok "ateş edip sonra nişan alan" bir yöntem izlemesinin Ankara'ya faturası çok ağır oldu.
Ankara bu kez benzeri bir fatura ödemek istemiyor ve bunun için de daha dikkatli ve temkinli bir tutum izliyor.
Bu dikkatli ve temkinli tutumun Afganistan'a asker gönderilmesiyle ilgili olarak da gösterildiği çok rahat söylenebilir. Gönderilecek asker sayısının diğer ülkelere göre düşük tutulması ve bu konuda aceleci bir tavır içine girilmemesi de bunun göstergeleri.
Irak konusu netleşmedikçe Türkiye'nin en seçkin birliklerini çok yüksek bir sayıda Afganistan'a göndermesini beklemek yanlış olur. Belirsizlik ortamı bu birliklere Türkiye'nin her an ihtiyacı olabileceğini düşündürüyor.