İki anayasal kurumun bu konuma gelmesinden rahatsız olduğunu belirten Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden hocası olan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e sitemde bulundu.Çiçek, Teziç'in, okuduğu "Rektörler Komitesi" bildirisinin, çok sert, hukuki olmaktan çok, siyasi nitelikli bir metin olduğunu vurguladı.Çiçek, Teziç'in hem kendisinin hem de birçok savcı ve yargıcın hocası olduğunu anımsattıktan sonra sitemini şöyle dile getirdi : Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanmasıyla başlayan tartışma üniversite ile yargıyı karşı karşıya getirdi. "Ben, bildirinin açıklanmasından bir gün önce tamamen hoca-talebe ilişkisi içinde Sayın Teziç'i aradım. Ben, talebeyken Teziç Hocamız asistandı.Onun pratik derslerine girerdik. Bu nedenle bakan olarak değil, bir vatandaş bir talebe-hoca ilişkisi içinde telefon ettim.Bir toplantı yapılacağını duyduğumu, kurumlar arasında bir çatışma ortamı yaratılmasının sakıncalı olacağını belirtmeye çalıştım. Teziç Hoca da bana biz sadece polisin davranışlarından rahatsız olduk, yoksa yargıya güvenimiz tamdır dedi. Bir gerginlik yansıtmadı. Ama ertesi gün, okuduğu bildiri zehir zemberek bir bildiriydi. Ben de buna şaşırdım."Çiçek, bildirinin "karanlıkta göz kırpmakla" aynı olduğunu, öne sürülen suçlamalarla ilgili somut bilgiler taşımadığını ve yargıyı Cumhuriyet karşıtı gibi gösterdiğini belirttikten sonra şöyle devam etti:"Şimdi bildiri hâkim ve savcılarımızı sanki Cumhuriyet karşıtıymış gibi gösteriyor. Cumhuriyeti savunmak, rektörü savunmakla eşdeğerdir deniliyor.Bunlar çok ağır ithamlar. Olaya siyasetin karıştığı belirtiliyor. Şimdi ben sormak istiyorum, siyaset bu olaya nasıl karışmış? Bakan, deniliyor, milletvekili deniliyor. Bakan ne yapmış, milletvekili ne yapmış? Bunların somut olarak söylenmesi lazım. Bildiride böyle bir şey yok. Aksine bildiri metninde üniversitenin çalışma biçimiyle ilgili sorunlardan söz ediliyor, demek ki ortada soruşturulması gereken sorunlu bir alan var. Ama siyasetle ilgili somut bir olay yer almıyor." 'Karanlıkta göz kırpıyorlar' Çiçek, olayın "Cumhuriyet'i savunma" biçiminde sunulmasının da çok yanlış olduğunu vurgulayarak, bu ağır ithamlar, imalar yerine "hukuk yolları"nın kullanılması gerektiğini belirtti ve şu değerlendirmeyi yaptı :"Şimdi 50-60 rektör bana geldiler. Bana Teziç Hocamın, birkaç YÖK üyesinin gelmek istediğini belirtmişlerdi. Hemen bütün işlerimi iptal edip buyursunlar dedim. Ama bu kadar hoca birden gelince tabii, böyle bir ortamda sağlıklı bir müzakere yapma imkânı da kalmadı.Ben orada da kendilerine söyledim. İçlerinde hocam olanlar var, siyasetten tanıdıklarım var. Kurumların çatışma ortamına sokulmasının yanlışlıkları üzerinde durdum. Hukuk yollarını anımsattım. Bir itiraz bir şikâyet varsa hukuk yollarının bunlar için olduğunu vurguladım." Cumhuriyet'in kurumları Adalet Bakanı Çiçek, hukuk yollarıyla ilgili olarak da şu bilgiyi verdi:"Hukuk, hatayı asgariye indirmek için yollar düzenlemiştir. İtiraz, temyiz, karar düzeltilmesi, yargılamanın yenilenmesi bunun için vardır. Savcıya, hâkime güvenmiyorsanız redd-i hâkim hakkınız vardır.Bunları hocalarımız elbette bilir. Nihayet savcı dava açacaktır. O aşamada bu yollara başvurulur. Kaldı ki, şikâyet vaki olması nedeniyle biz savcı ve tutuklamayı yapan hâkim hakkında inceleme başlattık. Müfettiş görevlendirdik. Bütün itirazlar hukuk yoluyla halledilir. Savcı sonsuza kadar bekleyecek değil, çalışmasını tamamlayıp mahkeme aşaması geldiğinde bütün bu yollara başvurabilirler. Üniversite Cumhuriyet'in üniversitesi, rektör Cumhuriyet'in rektörü, savcı Cumhuriyet savcısı, hâkim Cumhuriyet hâkimi. Hal böyleyken, hâkimi, savcıyı Cumhuriyet karşıtı gibi göstermek uygun düşer mi? Usul hukukuna aykırı davranıldığı, tutuklamanın yersiz olduğu veya başkaca bir şikâyet, itiraz varsa zaten dava sürecinde bunlar ortaya konulur. Bunu bir Cumhuriyet meselesi haline getirmek hukuki bir yaklaşım değildir."Çiçek, yargıya güvenilmesi gerektiğini, yargı sürecinin durumu aydınlatacağını da vurguladı. fbila@milliyet.com.tr Redd-i hâkim
