BAŞBAKAN Mesut Yılmaz'la, iki gün süren Güneydoğu gezisi boyunca CHP lideri Baykal'la yaptığı uzlaşmanın muhtemel sonuçları üzerinde konuşma olanağı bulduk.
Başbakan Yılmaz, "ben sözümden dönmem" diyor, "Baykal'a söz verdiğim gibi, yıl sonunda başbakanlıktan çekilirim."
Ancak bundan sonrası için Yılmaz, gelişmeleri, Cumhurbaşkanı Demirel'in takdirinin belirleyeceğini vurguluyor. Yılmaz'ın beklentisi Cumhurbaşkanı'nın bir çözüm yolu bulacağı yönünde. Demirel'in bugünden kendisinin istifası sonrasında nasıl davranacağına ilişkin görüş beyan etmemesini de doğal ve doğru buluyor.
Başbakan Yılmaz'a, seçim tarihinin şimdiden belirlenmesinin ekonomi ve bürokrasi üzerinde olumsuz etkiler yaratacağı yönündeki endişeleri soruyoruz.
Mesut Bey, böyle bir endişe taşımıyor:
"Geçen dönemde de, aynı endişeler gündeme getirildi. Ancak, seçim tarihini şimdiden söylememize rağmen, ekonomi üzerinde olumsuz bir etkisi görülmedi. Aksine, borsada yükseliş var, diğer ekonomik göstergelerde de olumsuz bir gidiş yok. Keza, böyle bir kararın bürokrasiyi de olumsuz etkileyeceğini sanmıyorum. Diyorlar ki; seçim kararı ilan edilince, bürokrasiyi çalıştıramazsınız. Böyle bir durum, iktidarın değişeceği beklentisi ile ortaya çıkar. Oysa bana göre, bu koalisyon, seçimden çok daha güçlü çıkacaktır. Bu tahmin edildiği için de bürokraside herhangi bir olumsuz etki gözlemedim."
Başbakan Yılmaz, koalisyon uyumunu vurgulayarak, "iktidarda kalacağımız süre boyunca projelendirdiğimiz işleri yürütmeye devam edeceğiz. Biz, 2000 yılına kadar çözüm hükümeti olmayı öngörmüştük. Bunu da başarabileceğimiz ortaya çıktı. Ancak, Sayın Baykal ve CHP'nin tutumu nedeniyle bu kararları almak zorunda kaldık" diyor.
Mesut Bey, uzlaşma konusunda kendinden beklenen her şeyi yaptığı kanaatinde. Ancak, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ve DTP lideri Hüsamettin Cindoruk'un, "Başbakanın değişmesi" konusundaki rezervleri, bu konunun bir önceki uzlaşma gibi sorun olabileceğini gösteriyor. Başbakanın istifası halinde hükümet düşeceğinden liderlerin uzlaştığı bir kişinin başbakan olarak tayini garanti değil. Bu konuda yetki ve takdir, Cumhurbaşkanı Demirel'e ait. Demirel'in Refahyol döneminde liderlerin belirlediği Çiller'i değil, anamuhalefet liderini görevlendirdiği düşünüldüğünde, bu kez de aynı yola başvurabileceği kaydediliyor. Ecevit ve Cindoruk'un uzlaşmaya dönük rezervleri de buradan kaynaklanıyor.
CHP lideri Baykal ise çerçevenin belli olduğunu vurgulayarak, "herkesin yetkisi, konumu ve ne yapacağı belli. Erken seçim kararını verecek olan Meclis'tir. İstifa kararını verecek ve uygulayacak olan Başbakan'dır. Başbakan'ın istifası halinde yeni görevlendirme yetkisi ve takdiri de Cumhurbaşkanı'na aittir. Bu nedenle, ortada tartışılacak bir belirsizlik yoktur" görüşünü dile getiriyor.
Deniz Bey, geçen uzlaşma döneminde olduğu gibi konunun her gün tartışılmasından yana değil. Böyle bir ortamın konuyu yanlış yerlere götürdüğü kanaatinde. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Demirel'in yaklaşımının doğru olduğunu belirtiyor:
"Herkes ne yapacağını biliyor. Herkesin de yetkisi belli olduğuna göre, olaylar geliştikçe durumun gereği yapılacaktır."
Bu koşullarda gelişmelere yön verecek olan, Cumhurbaşkanı Demirel'in yaklaşımı olacak. Demirel ise önüne Başbakan'ın istifası gelmeden ne yapacağına ilişkin bir görüş yansıtma eğiliminde değil. Başbakan Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı Demirel'le yapacağı görüşmede edineceği izlenim, durumu biraz daha netleştirecektir. Mesut Bey, Cumhurbaşkanı Demirel'den sonra ortakları ve CHP lideri Baykal'la yeniden bir araya gelerek belirsizliği ortadan kaldırma düşüncesinde.
Sorun, yine geçen dönem olduğu gibi, "Başbakanlık sorunu"nda düğümleniyor.
Yazara E-Posta: F.Bila@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025