Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal’ın görüşmenin robot kameralar tarafından kaydedilmesi isteğini kabul etmedi. Erdoğan, “Kamerasız olursa görüşürüm” açıklamasını yaptı.
CHP lideri Deniz Baykal ise dün Edirne’ye hareketinden önce gazetecilerin sorularını yanıtlarken, görüşmenin kayda alınması koşulunda ısrar etti. Görüşmek isteyen tarafın Başbakan olduğunu anımsattı ve “Kendi takdirleridir” diyerek, kararı Erdoğan’a bıraktı.

Özel kaleme yetki
Baykal, dün Ankara’dan ayrılmadan önce özel kalemine de yetki verdi. Başbakan’ın, özel kalem müdürünü araması ve Başbakan’ın ancak kamerasız görüşebileceğini iletmesi halinde, kendisine sormadan yanıtlaması talimatını verdi. Baykal’ın özel kalem müdürü, -Başbakan’ın kamerasız koşulu iletilirse- Baykal’ın mektubunu ve açıklamalarını anımsatarak, “Bunu görüşmenin yapılmayacağı biçiminde anlıyoruz” yanıtını vermek üzere yetkilendirildi.

CHP’de detaylı hazırlık
Başbakan Erdoğan’ın görüşme talebini içeren mektubu Baykal’a ulaştıktan sonra, CHP Genel Merkezi detaylı bir hazırlık yaptı.
CHP, bir şirketle, üç robot kameranın ve bir yayın aracının, görüşmeden bir saat önce CHP Genel Merkezi’nde hazır olması konusunda anlaştı. Ayrıca görüşmeyi yayın aracında kayda alacak bir yönetmen de belirlendi. Söz konusu şirket, hangi gün ve saatte olursa olsun bir saat önceden kayıt sistemini hazırlama taahhüdünde bulundu ve hazırlıklarını yaptı. Başbakan’dan haber geldiği anda kayıt sistemi kurulacaktı.

Gözlemci istenirse
Bir diğer detay da görüşmenin kayda alınması sırasında Başbakan’ın görevlendireceği bir yetkilinin de yönetmenle birlikte yayın aracında bulunmasına olanak sağlanacaktı. Yayın bittiğinde görüşmenin kaydı iki nüsha olarak Başbakan ve CHP liderine verilecekti.
CHP, Başbakan’ın profesyonel bir şirket yerine görüşmeyi TRT’nin kayda almasını önermesi halinde, bu öneri de kabul edilecekti.

Nezaket işi değil
Edirne Keşan’da bulunan Baykal’la dün telefonla konuştum. “Başbakan kamera şartını bir nezaket sorunu olarak görmüş olabilir mi?” diye sordum. Şu yanıtı verdi:
“Hayır. Ortada bir nezaket sorunu yok. Görüşmenin kayda alınmasını istememiz nezaket kurallarına aykırı değil. Başbakan, yaşamsal önemde olan bu konuyla ilgili görüşlerinin kayda alınmasını istemiyor. Milletin tanıklığından kaçıyor. Kendisinin söyleyeceklerinin de, benim söyleyeceklerimin de kayda alınmasından ve bunları milletin öğrenmesinden çekiniyor. Kendine güvenen insan bundan çekinmez.”

‘Noktayı koyma zamanı’
Baykal, hükümetin başlattığı açılım sürecinin çürüdüğünü öne sürerek şöyle devam etti:
“Artık bu sürecin fiyaskoyla sonuçlandığı anlaşılmıştır. Bu süreç çürümüştür. Bizce fiyaskoyla sonuçlanan bu sürece son noktayı koymanın zamanı gelmiştir. Başbakan, belki başlangıçta bazı niyetler taşıyordu ama süreç içinde bu iş Kuzey Irak’taki Kürt liderlere kalmıştır. Bir fiyaskodur. Biz Başbakan’ı doğru yola çağırdık. Açılımı terör örgütüne doğru değil, Kürt kökenli vatandaşlarımıza doğru yöneltin dedik. Ama Başbakan’ın açıklamaları terör örgütünün taleplerini karşılamaya yönelik. Artık hiçbir kesimde bu açılımla ilgili herhangi bir umut kalmamıştır. Bunu anladığı için de Ermeni açılımı, yargı açılımı gibi birtakım başka mekanizmaları öne çıkarmaya çalışmaktadır. Benimle görüşmesini kayda almaktan kaçınması da bunun bir göstergesidir. Başbakan, bu konudaki görüşlerinin ileride milletçe bilinmesinden çekinmektedir. Benim mektubumda bile getirdiğim eleştirilere bugüne kadar hiç değinmedi. Ben bu görüşlerimi Başbakan’ın yüzüne söylemeye onu da dinlemeye ve zamanı geldiğinde milletimle paylaşmaya hazırım. Başbakan bunda neden kaçındığını açıklayamamıştır.”