Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP lideri Baykalın, bu eleştirilere ve sorulara yanıtı nedir?Baykala dün bu soruları yönelttiğimde şu yanıtı verdi:"Önce şu rüşvet girişimi ve harekete geçmeme konusundan başlayayım. Ben olayı olur olmaz değil, bir süre sonra öğrendim. YDK üyesi Ergün Aydoğana poşet içinde dolar verilmesi girişimi Balıkesirde olmuş. Ergün Bey ancak Balıkesirden döndükten sonra olayı bana aktarabildi. Ben de zaman yitirmeden MYKyı topladım ve olayı aynen ilettim. Benim görevim buydu. YDK üyeleri hakkında bir işlem yapma yetkim zaten söz konusu değil. MYK toplantısından sonra da zaten Yüksek Disiplin Kurulu toplandı. Şimdi hukukta eski deyimle mesele-i müstehire diye bir olay vardır. Yani öncelikli olarak çözülmesi gereken sorun, çözümü ertelenemez sorun anlamındadır. YDKnın olayı böyle değerlendirmesi gerekirdi. Önce YDK üyeleri arasındaki rüşvet olayını çözüme bağlamalıydı. Bir üyeye diğer iki üye tarafından resmen rüşvet verilmeye kalkışılıyor ve YDK bu konuyu ele alamıyor. Oysa önce bu konu karara bağlanmalı, arkasından diğer konular görüşülmeliydi. Bu bakımdan bana yöneltilen rüşveti öğrenince harekete geçmedi eleştirisi dayanaksızdır." CHPde kurultay süreci başladı. Genel Başkan Deniz Baykala, Sarıgül olayıyla ilgili olarak yöneltilen eleştiriler, Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) üyelerine rüşvet dağıtmak girişiminden haberdar olunca neden harekete geçmediği sorusunda yoğunlaştı. YDKdan beklediği karar çıkmayınca rüşvet olayını gündeme getirdiği, oysa daha önce işlem yapması gerektiği eleştirisi yöneltildi. Baykal, YDK neden işlem yapmamış şeklindeki sorumuza ise şu karşılığı verdi:"YDK Başkanı (İsmet Çanakçı) konuyu gündeme getirmiş. Ergün Aydoğan, diğer iki arkadaşa bana poşet içinde para getirmediniz mi, ben de size iade etmedim mi, iade ettiğim parayı almadınız mı, diye sormuş. Onlar da ıh, mıh diyerek, tamam, aldık falan gibi kaçamak yanıtlar vermişler. Hatta sonra da bunların kayıtlara, tutanaklara geçirilmemesi, geçirilirse suç oluşturacağı belirtilmiş ve geçirilmemiş. Böyle bir YDK toplantısı söz konusu. Ondan sonra oylama yapılmış. Oysa önce bu sorunun karara bağlanması gerekirdi. Çünkü rüşvet girişimi suçtur. Eğer rüşvet vermeye kalkışanlar reddediyorlarsa iftira diyorlarsa, onun da karara bağlanması gerekir. Ortada kendisine poşetle dolar verilmiş ve iade etmiş bir YDK üyesi var. Bu o kadar basit bir iş değil. YDK bunu sonuçlandırmadan oylamaya yönelmiş. Bu doğru bir yöntem değil." Kayıtlara geçmesin Baykal, liderliğinde CHPnin büyümediği, iyi muhalefet yapamadığı, kendisiyle partinin yürümeyeceği, iktidar olamayacağı iddialarına da şu yanıtı veriyor:"Bir kere iki şeyi karıştırmasınlar. Genel başkanı, parti yönetimini eleştirmek, farklı fikirler savunmak ayrı şeydir, merkezinde rüşvet duran bir olayı ve buna bulaşmış kişi veya kişileri fikri muhalefet gibi gösterip onu kullanmaya çalışmak ayrı şeydir. Bu ikisini birbirinden ayıralım. Gelelim partinin büyümediği, muhalefet yapamadığı eleştirisine. Ben CHPye yeniden 2000 yılında genel başkan seçildim. O zaman oy desteğimiz yüzde 9dan yüzde 5lere inmişti. 2002 seçimlerinde ise oy oranımızı yüzde 20ye yükselttik. Rakamlar ortada. Yerel seçimlerde de bütün koşullar aleyhimize olmasına karşın bu desteğimizi koruduk. İyi muhalefet yapamıyor diyenler ise hiç muhalefet yapmamamızı isteyenlerdir. AKPnin her adımını, politikasını, hareketini kayıtsız şartsız desteklememizi isteyenlerdir. Onlar bizi de AKPye benzetmek istiyorlar. İkinci bir AKP olalım istiyorlar. Hep AKPyi alkışlayalım istiyorlar. Bizi AB karşıtı göstermeye çalışıyorlar. Oysa CHP savunduğu ilkeler ve ülke çıkarları doğrultusunda üzerine düşeni yapıyor. CHP, AB üyeliğine karşı değildir, o süreci başlatan ve ilerleten partidir. 17 Aralıkta Brükselde alınan kararların Türkiye aleyhine olanlarını gözler önüne sermiştir. Bu, görevidir. Halkın kandırılmasına karşı çıkmıştır, AB üyeliğine değil. Atatürk ilkelerine, Cumhuriyetin temel niteliklerine, laikliğe yürekten bağlı bir parti olarak Türkiyenin sürüklenmek istediği tehlikelere dikkat çekmektedir. Bunları yapmaktan vaz mı geçelim? AKPyi sürekli alkışlayalım mı? CHP, bu değildir. Olmayacaktır." İkinci AKP istiyorlar Sarıgül olayıyla ilgili olarak CHP Milletvekili Yılmaz Ateşin, Meclis Başkan Vekiliyken Genel Merkezi uyardığı ancak bir sonuç alamadığı da belirtiliyor. Şişli Belediye Başkanı olarak Mustafa Sarıgülün, yurt çapında mitingler düzenleme kararı almasından sonra Ateşin, Genel Sekreter Önder Sava giderek, bu tür faaliyetlerin partinin il başkanı veya genel sekreterinin izniyle yapılabileceğini ilettiği kaydediliyor. Ateşin, Ankara İl Başkanıyken belediye başkanları Murat Karayalçın ve Doğan Taşdelenin, Ankara dışına çıkışlarında kendisine bilgi verip izin aldıklarını anımsattığı, Sarıgülün de İstanbul İl Başkanlığı veya Genel Sekreterden izin alması gerektiğini savunduğu ifade ediliyor. Genel Sekreter Savın, Sarıgüle yazı yazarak bu durumu sorması gerekirken işlem yapmadığını ve Sarıgülün de YDKda partisinin bir uyarısı olmadığını, mitingleri partisi için gerçekleştirdiğini savunduğu kaydediliyor. fbila@milliyet.com.tr Ateşin uyarısı