Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırılardan sonra İsrail ve Musevilere karşı gösterilen tepkilerin dozu, bir süredir tartışma konusu.
ABD’deki Yahudi örgütleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak, gelişmelerden duydukları kaygıları ilettiler. İstanbul’daki ilan-reklam panolarında Yahudi karşıtı sloganların yer aldığına, sahibi Yahudi olan mağazalara posterler asıldığına işaret ettiler. Türkiye’de yaşayan Yahudilerin kendilerini kuşaltılmış hissettiklerini, endişe içinde olduklarını, ülkede yükselen antisemitizm ortamını resmi makamların söyleminin de körüklediğinden şikâyet ettiler.
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’le dün bu konuları konuştum. Çiçek, “Musevi vatandaşlarımız endişe etmesinler. Bizim için Yahudi vatandaşlarımızla diğer vatandaşlarımız arasında hiçbir fark yoktur” dedikten sonra şu değerlendirmeyi yaptı:

“Fırsatçılara izin vermeyiz”
“Gazze’den yansıyan görüntülerin sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada tepki topladığı bir gerçek. Duygusal etkilenmeler oluyor. Ölen çocukların görüntüleri televizyona yansıyınca özellikle bazı fanatikler arasında sert tepkiler oluşturuyor. Sadece bir doktor üç çocuğunu kaybetti. Bu ve benzeri dramlar televizyonlara yansıdı. Tabii burası 70 milyonluk bir ülke. İçinden fırsatçılar da fanatikler de çıkıyor. Ancak emniyet güçlerimiz bunlara fırsat vermez, biz de izin vermiyiz. Bu bakımdan Musevi vatandaşlarımız endişe etmesinler.”

“Temas halindeyiz”
Çiçek, Türkiye’de Musevi cemaatinin kuruluşları ve önde gelenleriyle temas halinde olduklarını da anımsatarak şöyle devam etti:
“Musevi vatandaşlarımız, dernekleri, Hahambaşı, önde gelenleri ile sık temas halindeyiz. Normal zamanlarda da her türlü sorunlarında zaten beni ararlardı. Bu tepkiler üzerine de temaslarımızı sıklaştırdık. Onlar da gerginliğin azaltılmasına katkıda bulunacak açıklamalar yaptılar. Bizler de yaptık. Bizim Musevi vatandaşlarımızla veya İsrail’deki Yahudi halkla bir sorunumuz yok. Bizim eleştirdiğimiz, İsrail hükümetinin izlediği politika oldu. Bizim hiçbir milletle problemimiz olmaz. Yahudi milletiyle de bir problemimiz yok. Sadece İsrail hükümetinin politikasını eleştirdik.”

Başbakan’a mektup
Çiçek’e, ABD’deki Yahudi kuruluşlarının Başbakan Erdoğan’a ilettikleri mektubu da sordum. Çiçek, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sayın Başbakan değerlendirecektir. Bu konuyu konuşmadık. Ama dediğim gibi yurtiçinde veya yurtdışında bizim Yahudilerle bir sorunumuz yok, olamaz da. Aksine İsrail’le de Filistin tarafıyla da aynı anda temas kurabilen tek ülke biziz. Bunun ateşkesin sağlanmasında büyük katkıları olduğunu onlar da bilmeli. Türkiye’nin izlediği politika ve ateşkese katkısı ortadadır.”

“Antisemitist değiliz”
Çiçek, antisemitist bir tutum sergilediklerine ilişkin eleştirilerde haksızlık olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
“Biz antisemitist değiliz. Böyle bir şey söz konusu bile değil. Bize İsrail’le ilişkileri kesin diyen gruplar da oldu. Ama Sayın Başbakan gereken cevabı verdi. ‘Bekâra karı boşamak kolaydır’ dedi. Biz başından biri İsrail’le de Filistin’le de temasa geçerek akan kanı durdurmaya çalıştık. Türkiye’deki Musevi vatandaşlara da dünyadaki Musevilere karşı da hasmane bir tavrımız yok.”

Çağaptay’ın yazısı
Çiçek, bu konularda kamuoyunu tahrik edecek yorum ve söylemlerden uzak durulması gerektiğini de belirterek, ABD’li düşünce kuruluşu The Washington Institute’un Türkiye Projesi Direktörü Soner Çağaptay’ın The Wall Street Journal’de yayımlanan makalesini de eleştirdi. Çiçek, Çağaptay’ın “Türk Yahudileri tehdit altında” konulu analizinin gerginlik yaratan, tahrik edici bir nitelikte olduğu eleştirisinde bulundu.

Tiyatrocu Olgaç’a da eleştiri
Çiçek, tiyatro sanatçısı Atilla Olgaç’ın Kıbrıs Savaşı’nda “biri esir 10 kişiyi öldürdüm” biçimindeki açıklamasını da, “sorumsuz bir ifade” olarak değerlendirdi. Çiçek, “Bu tür konuşmalar ve yazılar, durduk yere mesnetsiz sorunlar yaratıyor. Olgaç, şimdi söylediklerini düzeltmeye çaba gösteriyor. Bunlar ciddi konulardır, konuşurken ve yazarken sözün nereye gideceği düşünülmelidir, sorumsuz davranılmamalıdır” dedi.