Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       KABINA sığmayan çeteler Türkiye'nin kabuğunu çatlatırken,
Siyaset - ticaret - mafya üçgeninde milyarlarca dolar havada uçuşurken,
Cinayetten, vurgundan, karaparadan, uyuşturucudan arananlar, ellerini kollarını sallayarak ortalarda dolaşırken,
Baklava çaldıkları için 6'şar yıla mahkum edilen çocuklar cezeavinde yatıyor.
Arkadaşımız Nedim Şener, bu çocuklarla Elazığ Çocuk Islahevi'nde görüştü. Küçük ya da büyük hırsızlığın savunulacak tarafı yok. Ama insan, bir yanda trilyonlarla götürenlerin nasıl itibar kazandıklarını, öte yanda iki dilim baklava için küçük çocukların hapsedildiğini görünce "Adalet bu mu?" diye sormaktan kendini alamıyor.
Nedim Şener'in haberinde bir gerçeğin daha altı çizildi: Gaziantep'te baklava çalan çocukların ifadelerini işkenceyle aldığı öne sürülen Büro Amiri, dokuz ay sonra, büyük bir otomobil hırsızlığı şebekesinin başı olarak meslektaşlarınca yakalanmış ve mahkemeye çıkarılmıştı.
Baklava hırsızları, ibret olsun.
Baklava hırsızları için yakalama, yargılama, mahkumiyet, temyiz aşamalarında bu kadar katı ve kararlı olan adalet, acaba her konuda böyle mi? Bu sorunun cevabını vermek gerekir.

Milliyet, bir başka çocuk çetesiyle daha ilgilendi. Bu kez olay, baklava hırsızlığı gibi masum bir suç değildi. Yaşları 13 ile 17 arasında değişen dört çocuk, İstanbul'da bir öğretmen ve annesini kaçırmışlar, tecavüz ettikten sonra kızı öldürmüş, annesini de yaralamışlardı. Bu bir vahşetti. Olayın duyulmasından sonra tartışma başladı. "Asalım" diyenler de oldu, "Hayır suç toplumun" diyenler de.
Onlar tartışırken, yazarımız Duygu Asena, bu küçük canavarlarla cezaevinde görüştü. Linç edilmekten henüz kurtulmuşlardı. Daha önce iki kadını daha öldürdükleri ortaya çıkmıştı. Asena'nın "Neden, nasıl?" sorularına cevap verirken anlattıkları ürkütücüydü.
Kimse bu çocuklara sempatiyle bakmadı, bakamadı, bakamazdı...
Çocuklarla görüşürken şaşkına dönen Duygu Asena'nın son satırları şöyleydi:
"Artık söyleyecek bir şey bulamıyorum. Hepimizin düşünmesi gerek."
Evet, 7'den 70'e Türkiye'yi saran bu çürümüşlüğü artık düşünmemiz gerek.
Hep iyi haberler yapalım diyoruz. Ama her zaman olmuyor. Hayatın gerçeği bu.

İyi haftalar dileğiyle.



Yazara E-Posta: H.Bila@milliyet.com.tr