Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ABD'ye yapılan terörist saldırı Türkiye'nin sadece terörle mücadelesindeki haklılığını değil, aynı zamanda Atatürk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan yüz yıl sonra da aranan çözüm olduğunu kanıtladı.
Atatürk'ün İslam dünyasında ilk ve tek model olarak kurduğu laik Cumhuriyet'in çağdaşlaşmanın ilk koşulu olduğu tüm dünyaca bir kez daha anlaşıldı.
21. yüzyılın başında dünyanın geleceğini doğru okuyan Atatürk, Cumhuriyet'i laik temele oturtarak, kurduğu modelin 21. yüzyılın başında da geçerli ve kalıcı bir çözüm yolu olarak ayakta kalmasını sağlamıştır. Bugün çağdaşlarının önderlik ettiği bütün rejimlerin 20. yüzyılda tarihe gömülmesi de bunun en önemli kanıtıdır. Bir yüzyılı geride bıraktıktan sonra dahi Türkiye Cumhuriyeti'nin 21. yüzyılda model olarak gösterilmesi Atatürk'ün siyasi dehasının da kanıtıdır.
Bugün dünya, Afganistan'a yapılacak müdahaleyi bekliyor, onu konuşuyor. Bu tartışma süreci içinde gözler önüne serilen görüntüler, sorunun sadece bir askeri müdahale ile çözülemeyeceğini ortaya koydu.
Afgan halkının sefaleti, 25 yıldır içinden çıkamadığı savaş koşulları, çağdışı görüntüleri kendini dünyanın gidişinden sorumlu sayan devlet ve kurumları ciddi biçimde düşünmeye sevk etmelidir.
İşin içinden, "İslami terör" suçlamasıyla çıkmak mümkün değildir. Afganistan'a yapılacak müdahaleden çok, sonrasından yapılacaklar, yapılması gerekenler önemlidir. Afganistan veya benzeri ülkelere askeri güç üstünlüğüyle yapılacak müdahaleler sonrasında herkes yine kendi dünyasına çekilecekse sorun çözülmeyecek demektir.
Terörle mücadele konusunda çağdaş dünya devletleri geniş bir koalisyona yöneleceklerse bu sadece askeri müdahale ile sınırlı kalmamalıdır.

Bugün diktatörlüklerle yönetilen, din kurallarıyla yaşayan ve belki de öyle yaşamaları yüzyıllar boyu Batı dünyasının işine gelmiş olan devletlerin demokrasiye, çağdaş toplum ve devlete ulaştırılmalarının sorumluluğu da hissedilmeli ve ona göre hareket edilmelidir.
Din ve devlet işlerinin ayrılması temel kuralına dayanan laik rejimlerin bu ülkelerde de hakim kılınması atılması gereken ilk adımdır. Bunun ekonomik ve sosyal ayağını oluşturmak ve yerleştirmek de yüzyıllar boyunca tek taraflı çalışan uluslararası gelir dağılımının da düzeltilmesi, refahın paylaşılması yönü de unutulmamalıdır.
Dünya ekonomisi ve ticaretini elinde tutan Batı dünyasının, işine geldiği sürece diktatörlükleri, şeriatla yönetilen devletleri koruması, kendine çalışan ülkelerde demokrasi aramayıp, karşı çıkanlara da demokrasi dersi vermeye çalışması; istediği zaman krallıkları destekleyip, işine gelmediği zaman kral devirmeye çalışması ve bunu demokrasi adına yapması, son terörist saldırıdan sonra geride bırakılmalıdır.
Başta ABD olmak üzere koalisyonu oluşturacak Batılı ülkelerin bir kez daha Türkiye modelini önlerine alıp incelemelerinde büyük fayda vardır.
Sovyetler'in dağılmasından sonra ortaya çıkan tablo içinde Orta Asya cumhuriyetleri ve İslam dünyasındaki ülkeler için çağdaşlaşma, aydınlanma modelinin Türkiye olduğu çok daha açık biçimde kendini göstermiştir.
Bush ve ABD'nin, biraz Atatürk ve Türkiye çalışmasının tam zamanıdır.