Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Türkan Saylan Hanımefendi istirahate çekilmiştir. Ölü değildir. Ölü olanlar bu dünyada hizmeti olmayanlardır. Onun dine ve din adamlarına büyük saygısı vardı. Annesinin Müslümanlığının tartışılmasından çok rahatsızdı. Onu Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 90. yılında uğurluyoruz. Milyonlar onun için dua ediyor.”
İmam İhsan Özkes’i, Türkan Saylan’ın cenazesinde yaptığı bu konuşma nedeniyle kutlamak gerekiyor. Aydın bir din adamına yarışır bir konuşma yaptı ve gerçeği yansıttı.
Evet, Türkan Hoca, bu dünyada en çok hizmeti olanlardan biriydi. Ömrünü eğitime, cüzzamla mücadeleye verdi. Binlerce hastasına sağlık, binlerce öğrencisine eğitim-öğrenim verdi ve on binlerce kızımızı okulla buluşturdu.

Ortaylı’nın tanımı
Türkan Saylan’ın cenaze namazının kılındığı saatlerde Genelkurmay’da Atatürk panelindeydik. Verilen arada, paneli yöneten ünlü tarihçimiz Prof. Dr. İlber Ortaylı’yla Türkan Hoca’yı konuştuk.
İlber Hoca şöyle dedi:
“Ben Türkan Hoca’yı görünce, ‘ha’ derdim, ‘cüzzamla mücadelenin generali geliyor’ Böyle gördüğüm için de benden ne istediyse hepsini yerine getirmeye, yardım etmeye çalıştım.”

Cüzzamlı gibi
Türkan Saylan Hoca, cüzzamlı hastalara ilk dokunan hekimdi. Onların toplum dışına itilmesine isyan etti. Dokundu, tedavi etti, toplumla barıştırdı. “Cüzzamlıymışım gibi benden niye kaçıyorsun?” sözünü tarihe gömdü.
Ama son yolculuğunda bazıları ondan “cüzzamlı gibi” kaçtılar. Değil tabutuna dokunmak, cenazenin yakınından bile geçmediler. Cenaze törenine gitmediler. Gitmek bir yana, bir başsağlığı mesajı bile yayımlamadılar.
Ömrünü cüzzamla mücadeleye ve eğitime vermiş Türkan Saylan için Başbakan’dan başsağlığı mesajı gelmedi. Bir bakan, hükümet adına üzüntüsünü bildirme “gafleti”nde bulundu ki, hemen arkasından düzeltme yayımlandı: Hükümet adına değil, millet adına...

Çubukçu gitmeliydi
Nimet Çubukçu, Türkiye’nin ilk kadın Milli Eğitim Bakanı. Ömrünü kız çocuklarının okumasına adamış bir profesör, bir eğitim öncüsü ve neferi olan Prof. Dr. Türkan Saylan’ın cenazesine katılması gerekmez miydi? Saylan bunu hak etmemiş miydi? Çubukçu, ilk kadın Milli Eğitim Bakanı olarak cenazeye katılsa ne kaybederdi?
Veya Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ...
Türkiye’de cüzzamla mücadelenin öncüsü Türkan Saylan Hoca’sına böyle bir saygı gösteremez miydi? Salt cüzzamla mücadelesi nedeniyle bir hekim olarak cenazede bulunsa kötü mü olurdu?
Türkan Hoca bu kadar mı kaçılması gereken biriydi?
Peki, hükümet uzak duruyor ben de uzak durayım diye, hakkında iki satır bile olsa bir başsağlığı mesajı yazamayan, bir saygı ifadesi kullanamayan yazarlara ne demeli? Türkan Saylan’ın taşıdığı laik, çağdaş değerlere karşı yeminli olanları anlıyoruz ama öyle olmadıkları halde, “Ne olur ne olmaz” diye uzak duranları anlamak mümkün değil.