CHP, DYP ve ANAP'ın eleştirileri Müzakere Çerçeve Belgesi'nin taşıdığı olumsuz koşullar üzerinde yoğunlaşıyor. Önümüzdeki günlerde bu belgenin daha çok tartışılacağı da belli.42 yıl sonunda müzakere aşamasına ulaşılmasını ve tartışılan çerçeve belgesini, Türkiye yönetiminde en uzun süre sorumluluk üstlenmiş olan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel nasıl karşılıyor?Demirel, bu soruma Mecelle'den bir yanıt verdi: Ankara'nın, çerçeve belgesini kabul ederek Avrupa Birliği (AB) ile müzakereye oturmasına ilişkin tartışmalar sürüyor. "Mecelle'de şöyle bir kural vardır: Def-i mazarrat, celb-i menfaatten evladır. Bu kural, müzakere eşiğinin aşılmasını anlatmaya en uygun kuraldır."Demirel, Mecelle'den aktardığı kuralı tercüme ederek şöyle devam etti:"Bu kuralın manası şudur: Zarardan kurtulmak, menfaat elde etmekten daha önemlidir. Yani Türkiye, çerçeve belgesini kabul edip müzakereye başlayarak, zararı def etmiştir."Demirel, bu durumu ileride elde edilmesi muhtemel menfaatlerden daha önemli sayıyor. "Def edilen zarar"ı ise şöyle açıklıyor:"Türkiye, müzakere aşamasına 42 yılda geldi. Eğer ben bu şartlarda müzakereye oturmuyorum deseydi ne olurdu? Veya Avrupa Birliği (AB) müzakereyi açmasaydı? Böyle bir halde Türkiye büyük prestij kaybına uğrardı. Prestij kaybı da Türkiye'ye zarar verirdi. İşte def edilen zarar budur. Türkiye'de büyük moral bozukluğu olurdu. Avrupa bizi içine almıyor, denilirdi. Türkiye dünyada itibar kaybederdi ki, bu kayıp maddi değerlerle ölçülemezdi. Bu bakımdan, müzakereye başlama kararı Türkiye'nin yararına olmuştur."Demirel, Müzakere Çerçeve Belgesi'ndeki hükümlere yöneltilen eleştirileri yarı bir tartışma konusu olarak görüyor. Müzakereye başlamayı, belgeye dönük eleştirilerden ayırıyor. CHP ve diğer muhalefet partilerince dile getirilen eleştirileri değerlendirirken şöyle diyor:"Şimdi, imzaladınız da ne oldu, deniliyor. Tabii denilecek. Muhalefetin görevi bu. İmzaladınız da hemen her şey bitti mi? Türkiye ne kazandı? Tabii, bu imzayla hemen bütün sorunlar çözülecek değil. İleriye dönük bir olaydır. Ama ilk kazanç, zararın def edilmiş olmasıdır. Sonrası bir süreçtir. Daha iyi koşullarda olamaz mıydı? O ayrı tartışma konusudur. Olan bu. Daha iyi olur muydu, olmaz mıydı? Tartışırsınız elbette. Ama unutmamak gerekir ki en iyi, iyinin düşmanıdır. Sizin Müzakere Çerçeve Belgesi'nde beğenmediğiniz hususlar varsa zaten onu müzakere sürecinde dile getirirsiniz. İtirazlarınızı yaparsınız, adı üzerinde müzakere süreci. Ama bunu AB'nin içinde yapmak dışında yapmaktan daha elverişli olur." Def-i mazarrat Demirel, Türkiye'nin bu koşullarda belgeyi kabul etmeyerek masadan kalkmasını savunanların görüşlerine ise şu karşılığı verdi:"Masadan kalkmak zor bir iş değil. Müzakere sürecinde de işinize gelmezse yine masadan kalkarsınız. Bu hakkınızı elinizden alan yok. Ama müzakereye başlamadan kalkılsaydı, bir daha ne zaman oturulacağı belli olmazdı. 42 yıl sonunda gelinmiş bir aşamayı böyle terk etmek yanlış olurdu."Demirel, Türkiye'nin bundan sonrasına bakması gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin müzakere sürecinde çok önemli zorluklarla karşılaşacağının bilindiğini kaydetti. Bu bilinçle müzakerelere hazırlanmak gerektiğini; özellikle Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü korumaya, etnik sürtüşmelere dikkat etmesi gerektiğini belirtti. fbila@milliyet.com.tr Masadan kalkmak