CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel, dünyanın en deneyimli liderlerinden biri olarak, Suriye sorununa çözüm beklerken, "ne istediğini ve ne yaptığını" biliyor. Kafası gayet net.
Köşk'te toplanan "Suriye zirvesi" öncesi, makamında yaptığımız görüşmede Hafız Esat'a ve dünya kamuoyuna şu mesajı veriyor:
"Şam'ın yapması gereken şudur: Teröre desteği kesmelidir. Şam'da oturup Türkiye'ye karşı terörü yönetenleri yakalamalı ve bize teslim etmelidir."
Demirel, Türkiye'nin bu beklentisinin Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e de açıkça ifade edildiğini vurguluyor.
Cumhurbaşkanı, bu kararlı sözleriyle, Ankara'nın Şam'dan beklediği somut adımın, Abdullah Öcalan ve PKK yöneticilerinin Türkiye'ye teslim edilmesi olduğunu, devletin en yüksek makamından açıklıyor.
Cumhurbaşkanı Demirel, sorumuz üzerine, Hüsnü Mübarek'in ziyaretinden sonra Şam'dan herhangi bir resmi mesaj gelmediğini söylüyor. Mısır gibi İran'ın da sorunla ilgilendiğini belirten Demirel şöyle diyor:
"Sayın Hatemi'yle telefonla konuşmuştum. Sorunun ne olduğunu soruyorlar. Sorun belli. Sorun Türkiye'de değil, Suriye'de. İran, komşu olarak sorunun diplomatik yoldan çözülmesini istiyor. Zaten biz de 15 yıldır bunu istiyoruz. Böyle çözülürse zaten sorun yok."
Cumhurbaşkanı Demirel'e diğer ülkelerin tutumunu soruyoruz:
- Arap ülkeleri başta olmak üzere Suriye'ye destek veren ülkelerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Benim bu konudaki mesajım gayet açık. Bu, iki ülke arasında bir sorundur. Bunu fırsat bilerek Türkiye'ye karşı hasmane bir tutuma giren ülke olursa, bunun sonuçlarına da katlanır.
Demirel'in bu sözleri, Türkiye ile Suriye arasındaki bu soruna diğer ülkelerin karışmaması gerektiği mesajını taşıyor. Türkiye'ye düşmanlık besleyerek karışan olursa da bunun cevabını alacakları anlamı yüklü olan bu sözler, üçüncü ülkelere bir "uyarı" niteliğinde.
Türkiye'nin Suriye'ye karşı "mukabele hakkı"nı kullanması halinde bunu fırsat bilecek komşularla ilgili sorumuzu yanıtlarken de şöyle diyor:
"Böyle bir izlenim edinmiyoruz. Ama Türkiye bu sorun karşısında yek vücut olmuştur. Türkiye komşularıyla sorunlarını çözecek güç ve kararlılıktadır."
Demirel'e, bazı çevrelerce dile getirilen, "neden şimdi" sorusunu da yöneltiyoruz:
- Bazı siyasiler Suriye sorunundaki tırmanışın zamanlamasına dikkat çekerek, konuyu iç politikayla ilişkilendiriyor ve `neden kriz şimdi tırmandı? Türkiye bu kararlılığı daha önce niye göstermedi' diye soruyorlar.
- Türkiye'nin kararlılığı her zaman vardı. Ama, bıçağın kemiğe dayandığı bir nokta vardır. İşte o noktaya gelinmiştir. TBMM'nin ortak bildirisi de durumu açıkça ortaya koyuyor.
Cumhurbaşkanı Demirel'le yaptığımız görüşmeden edindiğimiz izlenim, Türkiye'nin, "Suriye sorunu"nu çözmekte kararlı olduğu yönünde. Sonucun hangi yöntemle alınacağı ise Şam'ın tutumuna bağlı.
Umarız Hafız Esat, Türkiye'nin zirvesinden gönderilen mesajları ve gösterilen kararlı tutumu doğru anlamıştır.
Yazara E-Posta: F.Bila@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025