Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu son tutumları Denktaşa haksızlık yaptıklarının itirafı aslında. Seçim sürecinde ve hatta sonrasında, Denktaşa yüklenmeleri, Rum tarafının elini güçlendirmek dışında bir işe yaramamıştır. Masaya, Türk tarafı adına oturacak kişiye, karşı tarafa gerek kalmadan, önce siz hırpalayıp zayıflatırsanız, ondan nasıl güçlü bir pazarlık, nasıl bir başarı bekleyebilirsiniz?Oysa, o süreçte, heyecanlanıp Denktaşa bindirmek yerine, sakin olmayı başarabilselerdi, bugünkü duruma düşmezlerdi. Kıbrıs sorununun ulusal niteliğini unutup, "Denktaşa güvenmiyoruz" diye tempo tutacakları yerde, ulusal duruş sergilemeye katkıda bulunmuş olsalardı, Türk tarafının pazarlık gücünü artırmış olurlardı.Denktaş bugün KKTC Cumhurbaşkanı olarak Türk heyetine başkanlık edebiliyorsa, bunu hem içeride hem dışarıda verdiği mücadeleyle sağlamıştır. "Peşin suçlu" ilan edilmesindeki haksızlık da bir kez daha ortaya çıkmıştır.New Yorkta izlediği yaklaşımı, 1.5 yıl önce Laheyde neden izlemediği sorgulanıyor. Bu soru bile Denktaşın anlaşılmadığını gösteriyor.Denktaş neden Laheyde imza atmadı?Bunun yanıtını kendisi de verdi. Laheyde Türk tarafına dayatılan, "müzakeresiz imza"ydı. Denktaşın kabul etmediği buydu. New Yorkta ortaya çıkan sonuç ise müzakeredir. Laheyde bu sonucun alınamamış olmasının nedeni, "ya imzala ya terk et" dayatmasıdır.Annan, New Yorkta da başlangıçta bu tutumunu sürdürmek istemiş, ancak Türkiye ve Türk heyetinin çabasıyla bu direnç kırılmıştır. Müzakere olanağı böyle açılmıştır. Şimdi Denktaş da, benim istediğim müzakere olanağının verilmesiydi, diyor.Bugün için alınan sonuç müzakere olanağıdır. Bugüne kadar Annan ve planı buna kapalıydı.Denktaş, müzakere sürecinde Türk tarafının "olmazsa olmaz"larını Rumlara kabul ettirmeye, plana geçirmeye çalışacak. Kazanım en azından, bu şansın bulunmasıdır. Laheyde ise bu şans da yoktu.Müzakere olanağının açılması elbette Türk tarafının istediklerini alacağı anlamına gelmiyor. Aksine, bundan sonraki müzakere süreci New Yorktan çok daha zordur. Rumların masaya daha güçlü oturacakları da gerçektir.Ama bütün zor koşullara karşın, Denktaşın, Rumları zorlayacağı da açıktır. Türkiye ve Kıbrıs Türkleri için olmazsa olmazları anlaşma metnine geçirebilmesi, ABnin Rumlar lehine yarattığı koşullar nedeniyle kolay olmayacaktır.Denktaşın uğraşı, zoru, hatta neredeyse olanaksızı başarmak olacaktır. Yaklaşımı bu olacaktır. Olmazsa olmazları Rumlara kabul ettirip plana geçirmesi, bu koşullarda "mucize" olur.Annan planının mevcut haline yakın biçimde referanduma gitmesi daha yüksek bir olasılıktır.Bundan sonra artık Denktaşın değil, Türkiyenin sorumluluğudur... fbila@milliyet.com.tr KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşa, KKTC seçim süreci ve sonrasında en ağır eleştirileri yöneltenler, hatta bunu hakarete kadar vardıranlar, bugün övgüler yağdırıyorlar. Denktaşın, dava adamlığından, devlet adamlığından, tarihi kişiliğinden, New Yorkta gösterdiği yüksek performanstan dem vuruyorlar.