Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kamuoyunda "deprem vergisi" olarak bilinen ek vergi yasası tartışılıyor.
Tartışmalar daha çok 1 Aralık 1999 tarihinden önce alınmış hazine bonolarının gelirleri üzerinden alınacak vergide yoğunlaştı. Verginin geriye doğru alınacak olmasının Anayasa'ya aykırı olduğu, faizleri yükselteceği, devletin borçlanmasını zorlaştıracağı eleştirileri var.
Başbakan Ecevit'e bu konudaki eleştirileri sorduk. Şu yanıtı verdi:
- Türkiye ekonomik ve mali olarak olağanüstü bir dönemde. Uzakdoğu, Rusya krizleri, depremin maliyeti kamu finansmanı ihtiyacını artırdı. Bütçe açığı ortada. Bu durumda biz ilk kez yüksek gelir gruplarından vergi almaya yöneldik. Bu koşullarda hükümetin kaynak araması doğaldır. Ben itiraz değil, anlayış bekliyordum. Bir olağanüstü hal var. Bir kez alınacak bir vergi. Bir kez ödesinler. Ayrıca biz Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünmüyoruz. Böyle olağanüstü hallerde her kesime fedekarlık düşer.
Bu vergi devletin borçlanmasını etkiler mi?
Ecevit, buna da katılmıyor. Verginin 1 Aralık 1999 tarihinden sonraki hazine bonolarına uygulanmayacağını anımsatarak, bundan sonraki borçlanmaları etkilemeyeceğini düşünüyor.
Aynı soruları Maliye Bakanı Sümer Oral'a da yönelttik. Oral da eleştirilerin haksız olduğu düşüncesinde:
- Türkiye olağanüstü koşullarda çok yüksek reel faiz geliri elde eden kesimden bir defaya mahsus vergi alıyor. Bu kamu vicdanını rahatsız edecek bir durum değildir. Devlet kağıtlarından elde ettikleri gelir reel olarak yüzde 30 - 40 civarındadır. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir gelir yok. Her kesim bu fedakarlığa katlanırken, devlet kağıtlarından bu geliri elde edenlerin kapsam dışı tutulması düşünülemez. Eşitliğe ve kamu vicdanına aykırıdır. Bize göre bu vergide Anayasa'ya aykırı bir durum da yoktur. Nitekim, bu madde geçerken, muhalefet partileri bile ayakta alkışlayarak oy verdiler. Orta halli kesime de ağır bir yük getirmiyoruz. Örneğin götürü usulde esnafa gelecek yük en fazla 42 milyon liradır.
* * *
Yasada tartışılması gereken bir husus daha var. O da "muafiyet ve istisnalar"a ilişkin hükümler.
Muafiyet ve istisnalar esas olarak depremden zarar gören yerler sayılarak belirlenmiş.
Ancak bunlar arasında İstanbul - Avcılar yok.
Gelir ve kurumlar vergisi olarak alınacak ek verginin istisna hükmü iki fıkra:
1- 17.8.1999 veya 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerde Kocaeli, Sakarya, Yalova ve Bolu illerinin merkez ve ilçelerinde gelir ve kurumlar vergisi mükellefi bulunanlar (depremden zarar görmediğini veya vergi ödemek istediğini beyan edenler hariç) ile bu illerdeki işyerlerinde fiilen çalışan ücretliler.
2 - 17.8.1999 veya 12.11.1999 tarihinde meydana gelen depremlerde varlıklarının en az yüzde onunu (tesvik edilmek kaydıyla) eşini veya birinci derecede kan hısımlarını kaybedenler,
Ek vergiden muaf.
Şimdi, birinci fıkrada Avcılar olmadığı için buradaki mükellefler ve işçiler muafiyetten yararlanamıyor.
İkinci fıkra hükmünden yararlansalar bile, sadece varlıklarının en az yüzde 10'nu kaybedenler ile birinci derece akrabalarını kaybedenler yararlanabilirler ki, bu fıkraya Avcılar'da çalışan işçiler yine girmiyor.
Aynı durum, ek emlak vergisi muafiyet ve istisnaları için de geçerli.
Bu hususları da Başbakan Ecevet'i sorduk.
Başbakan, bu konuda bir "hata" yapılmış olduğunu belirterek şöyle dedi:
- Evet, Avcılarla ilgili bir eksiklik olmuş görünüyor. Bu hususu Maliye Bakanımız Sümer Oral ile Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan çözüme kavuşturacaklar.
Bunun yapılması zorunlu.
Aksi halde Avcılar açısından eşitlik ilkesine aykırı bir durum doğar.



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr