Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Önce eğrisinden başlayalım...
Milletvekillerinin, tarihi nitelikteki Anayasa değişikliklerini gerçekleştirirken araya kendi maaşlarını sıkıştırmaları, bu köşede daha önce de birkaç kez vurguladığımız gibi büyük bir ayıp olmuştur. İki ekonomik kriz nedeniyle özellikle fakir halk kesimlerinin inlediği, ucuz ekmek kuyruklarında ekmek peşine düştükleri bir dönemde milletvekillerinin maaşlarına zam yapmaya çalışmaları bir anlamda halkla alay etmekle eş anlamlıdır. Bu girişim iktidarıyla, muhalefetiyle partiler açısından da büyük bir siyasi hatadır.
İşin eğri tarafı budur...
Cumhurbaşkanı Sezer de halkın tepkisini dikkate alarak, bu değişikliği onaylamamıştır.
Bu da işin doğru tarafıdır.
Olayın başka eğri ve doğru tarafı yok mu?
Var...
Halkın tepkisi üzerine hatasını anlayan milletvekillerinin bu hatadan dönmek için girişimde bulunmaları da doğru bir tavırdır. Hata ve ayıp anlaşıldıktan sonra hükümetin ve Meclis Başkanı Ömer İzgi'nin harekete geçmesi ve hatayı düzeltmek için Cumhurbaşkanı Sezer'le temas kurmaları da doğrudur.
Bir diğer doğru bu temaslar sırasında Cumhurbaşkanı Sezer'in, Meclis'in bu yanlıştan dönmesini istemesidir. Cumhurbaşkanı'nın verdiği sinyal üzerine hükümetin ve Meclis'in hemen harekete geçerek bir yasa çıkarmaları ve bu yasa ile milletvekili maaşlarını eskiden olduğu gibi Başbakanlık müsteşarı maaşına endeksleyerek maaş artışını önlemeleri de doğru bir harekettir.
Çankaya'dan alınan sinyal üzerine yapılan bu yasaya karşın Cumhurbaşkanı, milletvekili maaşlarıyla ilgili maddeyi referanduma götürmeye karar vermiştir. Meclis yönetiminin yansıttığı hava, Cumhurbaşkanı Sezer'in, "böyle bir yasa getirin sorun çözülür" dediği, ancak, bu söze karşın Cumhurbaşkanı'nın yine de referandum kararı aldığı yönündedir. Eğer bu doğruysa, Sezer'in, "önce güven sonra güvensizlik" göstermesi doğru değildir.
Eğer Cumhurbaşkanı Sezer, Meclis Başkanı'na, "yasayla olmaz Anayasa değişikliği yapın" dediyse ve buna karşılık Meclis Anayasa değişikliği yerine yasa çıkardıysa, bu kez de Meclis'in yaptığı doğru değildir.
İşin bu tarafı ancak Sezer ile İzgi arasındaki konuşmaların açıklanmasıyla anlaşılabilir.
Anayasa'nın 104. maddesi Cumhurbaşkanı'na "Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını" gözetmek görevi vermektedir. Sezer'in, bu hüküm gereğince, Cumhurbaşkanlığı, hükümet ve Meclis arasında uyumu gözetmek adına yol göstermesi beklenir.
Eğer Sezer, bu anlayıştan hareketle Meclis'in hatasını düzeltmesini ve Cumhurbaşkanlığı'yla uyumlu hale getirmeye hedefliyorsa, bunu sağlamanın birçok yolu olduğu biliniyor.
Referandum için yasanın öngördüğü 120 gün içinde Meclis'in Anayasa'yı değiştirmesini bu yollardan biri olarak görüyorsa, Meclis'in bunu yapması dışında bir seçeneği yoktur.
Yok, eğer Sezer'in amacı, DYP lideri Çiller'in yorumladığı gibi her durumda, maaş artışı gibi sonucu şimdiden belli bir konuda referanduma giderek hükümeti ve Meclis'i siyasi bir çıkmaza sokmaksa, bu da "uyumu gözetmek" göreviyle uyumlu değildir. Ayrıca ANAP lideri Yılmaz'ın dile getirdiği, "siyasi amaç gütmek" eleştirisini haklı çıkarır.
Tabii, DYP lideri Çiller'in, Anayasa'yı Sezer'in istediği gibi yeniden değiştirmek yönünde oy kullanmak yerine, referandumu zorunlu kılacak biçimde hareket etmesi de, maaş artışı önergesini hazırlayan milletvekillerinin lideri olarak bir başka eğri oluşturur...