Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yıl 1924. Türkiye Cumhuriyeti henüz bir yaşında. Daha hiçbir şey yerine oturmamış. Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanlığına, İsmet Paşa'nın Başbakanlığına, saltanatın ve hilafetin kaldırılmasına muhalefet hala ciddiyetini koruyor. Mustafa Kemal'i devirmeyi amaçlayan paşalar, Terakkiperver Cumhuriyet Partisi'ni kurmuşlar ve yaylım ateşe geçmişler. Doğu'da bir ayaklanmanın işaretleri var. Muhalefetin baskısı sonucu İsmet Paşa Başbakanlıktan ayrılmış, yerine Fethi Okyar gelmiş. Mustafa Kemal, Doğu'daki gelişmelerden kaygı duyduğunu söylüyor. Fethi Bey'in cevabı:
"- Birkaç çapulcunun işidir."
Cumhurbaşkanı, "Benim burnuma barut ve kan kokuları geliyor, inşallah ben aldanmışımdır" diyor. Daha bir buçuk ay geçmeden Şeyh Sait isyanı patlıyor. 13 Şubat 1925 günü başlayan isyan hızla yayılıyor. Bir hafta içinde Şeyh Sait kuvvetleri Diyarbakır ve Elazığ'ı kuşatıyorlar. Hatta şehirlerin bazı mahallelerine giriyorlar. Fethi Bey güvensizlik oyuyla düşürülüyor, yerine Heybeliada'daki tatilini kesip Ankara'ya dönmüş olan İsmet Paşa yeniden Başbakan oluyor. Büyük can kayıplarına yol açan isyan bir - iki ay içinde bastırılıyor. Görünürdeki amacı halifelik olan isyancıların gerçek hedefinin Türkiye'yi bölerek bağımsız bir devlet kurmak olduğu, ele geçen belgelerden anlaşılıyor.
60 yıl sonra...
Yıl 1984. Yıllar süren eğitim ve hazırlık aşamasından sonra silahlanan PKK, Eruh ve Şemdinli'yi basıyor. Polis ve askeri karakollar ateş altına alınıyor. Elektrikler kesiliyor. Telefonlar kesiliyor. Kamu binaları ele geçiriliyor. İki kentte de adeta PKK yönetimi kuruluyor. Bütün Türkiye ayağa kalkıyor. Herkes tedirgin, şaşkın. Başbakan Turgut Özal Akdeniz sahillerinde tatildedir. Gazeteciler soruyor. Turgut Özal'ın cevabı:
"- Üç buçuk çapulcunun işidir."
Başbakan tatiline ara verme ihtiyacı da duymamıştır.
Bundan sonrasını anlatmaya herhalde gerek yok. 15 yıl süren ve 30 binden fazla insanın ölümüne yol açan kanlı PKK isyanının yıkımını, bu ülkede yaşayan herkes iliklerinde hissediyor. Adına 'İşçi Partisi' diyerek sınıfsal bir görünüm veren PKK'nın gerçek amacının da Şeyh Sait isyanındaki gibi Türkiye'yi bölerek bağımsız bir devlet kurmak olduğu, kesin kanıt ve ifadelerle ortaya çıkıyor.
Fethi Bey ve Turgut Bey. 60 yıl arayla iki başbakan. Birincisi zamanında durdurulabildiği için isyan, başında bastırılabiliyor. İkincisi durdurulamadığı için 15 yıldır en kanlı biçimiyle devam ediyor.
Bu hatırlatmayı, bu karşılaştırmayı neden yaptık? Birkaç gündür bazı arkadaşlarımız, Turgut Özal'ın boyundan büyük projeleriyle ilgili bilinmeyen gerçekleri açıklıyorlar (Hürriyet'te Enis Berberoğlu, Radikal'de Tuncay Özkan, Sabah'ta Can Dündar). Anlaşılıyor ki Özal, bir yandan 'Kürt sorunu'nu 'siyaseten' çözüp ikinci Mustafa Kemal, Kuzey Irak'tan da toprak alıp Yavuz Sultan Selim olmaya soyunmuş.
Aslında ikisi de olunur ama, herhalde rahmetli Özal'ın çapı ve mantığıyla değil. Herhalde ikisi de, terörün 'dominand' olduğu, devletin terörü önleyemediği dönemde, başbakanın teröristlerle masaya oturduğunu görselerdi, bugünün moda deyimiyle, ellerine sopayı alıp birilerini kovalarlardı.



Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr