Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün Çankaya Köşkü’nde, yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarıyla öğle yemeğinde bir araya gelecek. Buna bir bakıma “erkler zirvesi” de diyebiliriz.
TBMM Başkanı, Başbakan, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanları yemeğe katılacaklar.
Çankaya kaynakları, Cumhurbaşkanı Gül’ün, bu zirveyi yeni yıl vesilesiyle gerçekleştirdiğini ve bunu geleneksel hale getirmek istediğini belirtiyorlar. Cumhurbaşkanı’nın her yıl bu zirveyi tekrarlamayı düşündüğünü açıkladılar.
Vesilesi ne olursa olsun, Cumhurbaşkanı’nın devletin başı olarak, anayasal organların başkanlarıyla bir araya gelmesi olumlu bir adımdır.
Anayasanın Cumhurbaşkanı’na verdiği ilk görev 104. maddenin ilk fıkrasında şöyle tanımlanıyor:
“Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasa’nın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.”

Türkiye’nin ihtiyacı
Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu anayasal devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışması olduğunu söylemek abartı olmaz. Anayasal kurumlar arasındaki çatışmaların Türkiye’yi ne gibi sorunlara sürüklediği, devleti nasıl kitlediği yakın tarihimizde yaşanmış gerçeklerdir.
Bu itibarla, Cumhurbaşkanı Gül’ün anayasal organların başkanlarıyla bir araya gelmesi hatta bunu yılda bir kez değil birkaç kez yapmasında birçok fayda vardır.
Yürütme ile yargı arasındaki, zaman zaman çatışmaya dönüşen tartışmalar, Türkiye’de her zaman sorun olmuştur. Yürütmenin yargı üzerinde egemenlik kurma çabaları da her dönemde iktidar ile muhalefet arasındaki temel tartışma konularının başında gelmiştir.
Bugün de böyle bir süreçten geçiyoruz.
Özellikle Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları, sık sık siyasi tartışma malzemesi yapılıyor. Başbakan ile muhalefet partileri arasında yargı tartışması bitmiyor.

Ergenekon konusu
Cumhurbaşkanı Gül’ün bugün toplayacağı zirvede kuşku yok ki, güncel konular da ele alınacaktır. Özellikle Ergenekon soruşturması ve bu soruşturma etrafında dönen tartışmalar masaya gelecektir.
Cumhurbaşkanı Gül’ün daha kısa bir süre önce bu konuda sorumlu kurumları uyarıcı nitelikte açıklama yaptığı dikkate alınırsa, zirvede görüşlerini açacağı tahmin edilebilir.
Gül’ün, yargının siyasete alet edilmemesi, siyasallaştırılmaması, hukukun üstünlüğünün ve bağımsızlığının korunması konusunda taraf olması doğaldır. Bu, Cumhurbaşkanı’nın anayasal görevidir.

Susurluk örneği
Cumhurbaşkanı’nın ülkeyi derinden etkileyen önemli konularda sadece erkler zirvesi değil liderler zirvesi toplaması da yararlı olur.
Susurluk skandalının patlak verdiği dönemde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, liderler zirvesi toplamış ve konuyu siyasi çekişme malzemesi olmaktan çıkarıp, gerçeğin açığa çıkarılması için tüm organların uyumlu çalışmasını sağlamayı hedeflemişti. Bu zirvenin tutanakları hem kamuoyunun aydınlatılması hem de olayın soruşturulması bakımından yararlı olmuştu.
Bugün yaşadığımız Ergenekon süreci, Susurluk sürecinden daha az sarsıcı, daha az önemli değil. Ergenekon soruşturması ve davası toplumda gözle görülür bir kamplaşma yaratmış durumda. İktidar ile muhalefet bu soruşturma üzerinden her gün sert tartışmalar yapıyorlar. Birbirlerini korku toplumu yaratmakla suçluyorlar.
Bu koşullarda Cumhurbaşkanı Gül’ün erkler zirvesinden sonra belki bir liderler zirvesi toplaması, toplumdaki gerginliğin düşmesini ve kamuoyunun daha fazla aydınlanmasını sağlayabilir.