Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ekonomik İşbirliği Örgütü zirvesi için İran’ın başkenti Tahran’a yaptığı ziyareti tamamladı.
Gül’ün Tahran ziyaretiyle ilgili olarak iki konu öne çıktı:
1- Uçakta meslektaşlarımıza “Kürt sorunu konusunda güzel şeyler olacak” biçimindeki beyanı.
2- Tahran ile Washington arasında arabuluculuk anlamına gelecek bir işlev görüp görmeyeceği. Obama’dan Ahmedinecad’a mesaj götürüp götürmediği.
Önce birincisinden başlayalım...
Zihniyet değişikliği
Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Kürt sorununda güzel şeyler olacak” derken kastettiği neydi? Yeni bir açılımdan, projeden mi bahsediyordu?
Gül’ün, somut bir projeden söz etmediğini söyleyebiliriz. Örneğin, TRT’nin 24 saat Kürtçe yayına geçmesine benzer bir somut projeden söz etmiyor. Gül’ün kastı bu konuda Türkiye’de değişen anlayış ve oluşan yeni ortam. Özellikle devletin yaklaşımının eskiye oranla daha samimi ve gerçekçi olduğunu ifade etmeye çalışıyor. Artık konulara tabu şeklinde bakılmadığını, her şeyin tartışılabildiğini, her konuda samimi fikirlerin ortaya konulabildiğini kastediyor.
Nitekim gelişmeler de Cumhurbaşkanı Gül’ü doğruluyor. Kültürel zeminde atılan adımlar, eskiyle kıyaslandığında devletteki yaklaşım değişikliğini gösteriyor.
Obama’dan mesaj
Cumhurbaşkanı Gül, Tahran’a ABD Başkanı Barack Obama’dan bir mesaj götürdü mü? Yaptığı analizler Washington’un görüşlerini mi yansıtıyordu?
Hayır. Cumhurbaşkanı Gül, Obama’dan, Washington’dan bir mesaj götürmüş değil. Sadece ziyaretin zamanlaması böyle yorumlanmış durumda. Gül’ün, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un ziyaretinden sonra, Başkan Obama’nın ziyaretinden önce Tahran’a gitmesi bu tür yorumlara yol açtı. Ancak, Gül’ün Tahran’daki mesajlarının kaynağı sadece Ankara...
Gül, Türkiye’nin İran ile ABD arasında arabulucu olabileceğini söyledi mi, en azından ima etti mi? Bu sorunun yanıtı da da hayır. Gül, böyle bir mesaj vermedi, böyle bir imada bulunmadı. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, “Türkiye’nin arabuluculuğuna gerek yok” türünden bir açıklama yapınca, sanki, Gül talep etmiş, İran reddetmiş gibi bir hava doğdu. Oysa, Gül’ün Ahmedinecad ve Hamaney’le görüşmesinde böyle bir konu gündeme dahi gelmedi.
Gül’ün mesajı
Gül, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’la konuşurken, bir ufuk turu yapmış görünüyor.
Özellikle Obama yönetiminin yeni yaklaşımlarının bir fırsat olarak görülmesi gerektiği üzerinde durduğu ve Tahran yönetimine de bunu değerlendirmenin herkes için yararlı olacağı tavsiyesinde bulunduğunu söylebiliriz.
Gül’ün, Tahran’a, ABD’nin eski yönetiminin hatalar yapmış olabileceğini belirtmesi, Obama yönetiminin askeri güç yerine diyaloğu öne çıkaran bir üslup tercih ettiğine dikkat çekmesi önemli.
Ahmedinecad’ın Gül’e verdiği karşılık Tahran’ın henüz ABD ile doğrudan ve yakın bir temasa geçmeye hazır olmadığını gösteriyor. Ancak, İran’ın hemen elini gösteren bir diplomasi anlayışına sahip olmadığını da unutmamak gerekir. Resmi tutumları bu olsa bile gayri resmi olarak Obama’yı, yeni söylemini çok dikkatli izlediklerini ve değerlendirdiklerini söylemek mümkün.
Gül’ün yansıttığı diyalog, ekonomik işbirliği, ortak kalkınma projeleri yeni bir ortam yaratabilir. Gül’ün bu mesajı verirken, bu ortamın doğması için önce siyasi sorunların ve çatışmaların barışçıl yollarla geride bırakılması gerektiği vurgusu, ABD ve bölge ülkelerinin de esas alması gereken bir yaklaşım olmalı.
Kuşku yok ki Gül, Tahran’da verdiği mesajı ve aldığı izlenimi, ABD Başkanı Obama’yla Ankara’da ele alacaktır.