Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Adı Hikmet Çetinkaya. Mesleği gazeteci. Nasıl gazeteci? Adam gibi gazeteci. Şu günlerde dünyanın en mutlu insanı herhalde Hikmet Çetinkaya olmalı. Dile kolay, 25 yıldır Fethullahçılar hakkında gerçekleri yazdıktan sonra haklı çıkma duygusu, kendisinin bile kolay açıklayamayacağı bir şey olsa gerek. O gün bugündür dinci örgütlenme, devlete sızma, ete kemiğe bürünme devam etti, o gün bugündür Hikmet Çetinkaya yazdı. Somut bilgiler, deliller, belgeler ortaya koydu. Ama dinletemedi. Çünkü kimse dinlemiyordu. Dinlemek istemiyordu. Çünkü laik Cumhuriyet'i hedef alan örgütlenmeler korunuyor, kollanıyordu. Gün geldi koruma, desteğe dönüştü. Cemaat ve lideri Fethullah Gülen, neredeyse peygamber mertebesine yükseltildi. "Uzlaşma", "hoşgörü" gibi sloganlar altında Türkiye'nin geleceği, Hoca'nın vaazlarına teslim edildi. Siyasetçiler, tarikat oylarını alabilmek için Hoca'nın önünde kuyruğa girdiler.
Ya onlar? Hani o, eli kalem tutan, aydın olduğu iddia edilen, kendilerini halkı bilinçlendirmek ve kamuoyu oluşturmakla görevli sayan medyacılar? Nerelerde ve kimler tarafından hazırlandığı belli olmayan senaryoları ilk sahneye koyan matbuat erbabı? Hoca'ların erdemlerini saya saya bitiremeyen haber ve yazıların, söyleşilerin, yorumların kahramanları? Hikmet Çetinkaya ve onun gibi gazetecilerin karşısına dikilenler asıl onlardı. Yoksa Çetinkaya, Fethullahçıların ipliğini çoktan pazara çıkarmıştı. Ama karşısında üç maymunu oynayan kalem erbabı vardı.
Paki, nasıl oldu da, o kalem erbabı, birden Fethullah Hoca'nın günahlarını bir bir sayıp dökmeye başladı. Bu sorunun cevabı, Fethullah Hoca'nın kasetindeki bir cümlede saklı. Hoca, adamlarına şöyle diyor: "Yani siz hakim değilsiniz, başka kuvvetler var bu ülkede." Allah söyletiyor. Evet, bu ülkede başka kuvvetler var ve iyi ki de var. 28 Şubat'tan beri o kuvvetler galebe çaldığı içindir ki, dün şeriatı allayıp pullayıp Türkiye'ye kabul ettirmeye çalışanlar, bugün Fethullah düşmanı kesildiler. Zaten yapacakları fazla bir şey de yok. Ya suspus olup oturacaklar, yeni senaryoları bekleyecekler ya da bukalemun gibi dönemin rengine uyacaklar. Ve önünde sonunda medya tarihinin çöp tenekesine atılacaklar.
Fethullah Hoca'nın herkesi kandırdığı iddiası da bir kandırmaca. Kazık kadar siyasetçiler, yazarlar, çizerler, tarikatın "okul" ya da "ev"lerindeki körpe çocuklar mı ki, kandırılsınlar? Bilerek, isteyerek bu oyuna katıldılar, başaramadılar. Kandırıldık deseler de, kimseyi inandıramazlar. Partileri, medyayı "kandırmayı" başaran Fethullahçılar, acaba Silahlı Kuvvetler'i neden kandıramadılar? Yoksa bazı siviller çok mu geri zekalı?
Hikmet Çetinkaya'yı şahsen tanımam. Bir iki yerde ya karşılaştık ya karşılaşmadık. Bu yazıda, bir onur savaşının, bir gazetecilik davasının simgesi olduğu için adı geçti. Birçok aydın fikir ve habere imzasının yanı sıra, bir gerçeği 25 yıl bıkıp usanmadan, yılmadan dile getirdiği ve sonunda haklılığı ortaya çıktığı için adı geçti. Yetişen gazetecilere örnek olsun diye.
25 yıl, Cumhuriyet tarihinin üçte biridir. Sevgili Hikmet Çetinkaya, 25 yılını helal et.



Yazara E-Posta: h.bila@milliyet.com.tr