Yön 11. Cumhurbaşkanı'nı seçmek üzere toplanan TBMM'nin yaptığı ilk tur oylama Anayasa Mahkemesi'ne gitti.AKP'nin cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde son ana kadar "uzlaşmadan uzak" tutumu bu sonuca yol açtı.İlk tur oylama başlayıncaya kadar yaşananlar ise, Türk siyaseti adına övünç duyulacak nitelikte değildi."Adam adama markaj"ın yaşandığı tarihi günde, cumhurbaşkanı gibi "devletin başı" sıfatı taşıyan ve "milletin birliği"ni temsil eden bir görev için yapılan etik dışı girişimler kayda geçti.Sabah saatlerinde CNN Türk'te ağırladığımız CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan'a çok yakın bir işadamının bir CHP milletvekilini arayarak, "Maddi-manevi, ne istersen söyle, yeter ki Genel Kurul'a gir" önerisinde bulunduğunu açıkladı. Hemen ardından Başbakan Erdoğan bunun doğru olmadığını açıkladıysa da bu tür iddiaları ANAP milletvekilleri de dile getirdiler.Türk siyaseti adına dramatik sahneler böyle başladı. Türkiye dün bir ilki yaşadı. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez bir cumhurbaşkanlığı seçimi mahkemelik oldu. Yine dramatik sayılacak diğer iki sahne de Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları sırasında yaşandı. Adalet Bakanı, bağımsız milletvekillerinin Genel Kurul'a girmemeleri için tehdit edildiklerini söyledi. Cep telefonlarına mesaj geldiğini, tehdit için ankesörlü telefonların kullanıldığını belirtti. Erdoğan, bu iddiayı tekrarladı ve "İstihbarat örgütümüz araştırıyor" dedi.Bu da üzücü bir sahneydi. Tehdit iddiası Bir diğer rüşvet iddiası ise, AKP'nin ANAP'a önerdiği, "Anayasa değişikliği paketi"ydi. ANAP'ın 2 yıl önce yaptığı öneriyi dikkate almayan AKP, ilk tür oylamaya saatler kala, bu önerileri kabul ettiğini açıkladı. ANAP milletvekillerinin oylamaya katılmalarını sağlamak için yapılan bu öneriyi CHP Genel Başkanı Yardımcısı Mustafa Özyürek, "siyasi rüşvet" olarak niteledi. ANAP lideri Erkan Mumcu, bu "son dakika" önerisini nazik bir dille geri çevirmiş oldu.Bu öneri de övünç kaynağı sayılamazdı. Siyasi rüşvet İlk tur oylama Mumcu'nun grubuna hâkimiyetini de gösterdi. En çok fire beklenen ANAP grubuydu. 10'a yakın milletvekilinin oylamaya katılması bekleniyordu. Ancak, ANAP'taki fire sayısıyla 2'de kaldı. Mumcu, grubuna hâkim olduğunu kanıtladı.Sürpriz DYP'den geldi. DYP lideri Mehmet Ağar, oylamaya katılmayacaklarını açıklamasına karşın, biri, "Genel Başkan Yardımcısı" Ümmet Kandoğan olmak üzere 2 DYP milletvekili oylamaya katıldı. Kandoğan, partisini eleştiren bir de konuşma yaptı.Kandoğan'ın oylamadan birkaç saat önce canlı yayında partisinin görüşünü savunup Ağar'ın açıkladığı kararın aksine hareket etmesi de dramatik sayılabilirdi. Mumcu'nun hâkimiyeti Cumhurbaşkanlığı seçiminin mahkemelik olmasında TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın tutumunun önemli bir etken olduğu söylenebilir. Arınç'ın, aday belirlemede "AKP'nin 3 kişilik çekirdek kadrosu"nda ısrar etmesi muhalefet partileriyle uzlaşma kapılarını kapattı. Erdoğan da sürecin başından itibaren özellikle CHP'yi hiç dikkate almadı ve uzlaşmayla aday belirlemeye hiç yanaşmadı. Bu tutum da sürecin mahkemelik olmasında etkili oldu.Arınç'ın oturumu yönetirken, "367"yi sağlamak için gösterdiği çaba, geliştirdiği "ince" taktikler de, "tarafsızlık" konumuyla bağdaşmadı.Doğru olan 7 yıl görev yapacak cumhurbaşkanının 5. yılını doldurmak üzere olan Meclis tarafından değil, yeni Meclis tarafından seçilmesiydi.Bu yapılmadığına göre, ikinci en doğru yol ise muhalefetle uzlaşarak bir aday belirlemekti. fbila@milliyet.com.tr Arınç yöntemi