Yön İran, geçen günlerde karasularını ihlal ettiği iddiasıyla 15 İngiliz askerini gözaltına aldı. Tahran, olayı, "kontrollü kriz"e dönüştürdü ve gerginlik zirveye ulaştığında kendi yöntemiyle çözdü.İran'ın, İngiliz askerlerini bir psikolojik savaş aracı olarak kullandığı tartışma götürmeyecek kadar açıktı. 15 İngiliz askerinin dünya televizyonlarına sık sık yansıyan görüntüleri, İran'ın propaganda yöntemiyle İngiliz kadın askerine başörtüsü taktırılması, erkeklere kravatsız takım elbise giydirilmesi İran'ın rejim propagandasıydı. Ayrıca İran, İngiliz askerlerinin bakımlı görüntülerini de yansıtarak işkence ve kötü muamele edilmediğini yansıtmaya çalıştı. Askerlere sunulan yemekler, bulundukları ortam, sağlık durumları da Tahran'ın yaptığı "insani boyut" reklamıydı.Sonuçta İran, Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın bütün dünyaya dinlettiği İslam ve rejim propagandası ağırlıklı konuşmasıyla İngiliz askerlerini serbest bıraktı. Ahmedinecad, "esir" askerlerle tek tek tokalaştı, şakalaştı. İran'ın, "düşman" askerlerine özellikle insani boyut açısından reklam amaçlı da olsa yaklaşımı böyleydi. İngiltere, İran'ın pek dostu sayılmaz. ABD'nin Irak'taki "işgal arkadaşı" stratejik ortağı, dünyada İsrail'le birlikte en yakın müttefiki. İran sorununda ABD'den farklı bir görüşe sahip olduğu söylenemez. İngiliz askerlerinin görüntüleri ister istemez insanın aklına Süleymaniye baskınını getiriyor. Elli yıllık yakın dost ve müttefik ABD'nin Türk askerlerine yaptıkları gözler önünden geçiyor. ABD askerlerinin çay içip sohbet etmek için uğradıkları Türk timini nasıl bastıkları, tim komutanının üzerine nasıl çullandıkları anımsanıyor. Elbette, Türk subay ve astsubaylarının ellerinin arkadan kelepçelenmesi ve başlarına çuval geçirilmesi ilk akla gelen kötü muamele.Baskın sırasında ABD askerlerinin gösterdiği saldırgan tutum, "dost kuvvet" konumuna uymuyor. Türk subay ve astsubaylarının başlarına çuval geçirilip ellerine kelepçe takılarak kaba bir söylemle götürülmesi müttefiklik ilişkisinin neresine oturtulabilir? Türk askerlerinin Erbil ve Bağdat'ta gördükleri kötü muamele, "dost ve müttefik" iki ülke ilişkisinde onarılmaz yaralar açtı. Dost kuvvetler Sadece Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değil, Türk ulusunun onurunu inciten davranışlar sonucunda, "Bu nasıl dostluk?" sorusu Türk kamuoyunun yanıtını bulamadığı bir soru olarak kaldı.İran'ın "düşman"ına yaptığı ile ABD'nin "dost ve müttefik"ine yaptığı karşılaştırılınca, ABD askerlerinin, "insani değerlere" önem vermeyişi sırıtıyor."Dost ve müttefik" askerlerini gözaltına alış biçimi, nedeni ne olursa olsun insan hakları bakımından ABD askerinin siciline kolay silinmeyecek bir kayıt düşürmüş oldu.Elbette ABD de Türk askerlerini, İran'ın İngiliz askerlerine yaptığı gibi propaganda aracı olarak "kullansaydı" demiyoruz. Böyle bir davranış da tasvip edilemez. Ancak hakarete, çuval ve kelepçeye de başvurmadan sorun çözülebilirdi... fbila@milliyet.com.tr Bu nasıl dostluk?