Başbakan Ecevit'in, ABD Başkanı Bush'a gönderdiği mektubun taşıdığı mesajlar ve mektup dışındaki temaslar, Türkiye'nin Afganistan'a müdahale ve sonrasına ilişkin tutumunu netleştirdi.
Türkiye, mektupta da ifade ettiği gibi Afganistan'da sorunun Kuzey İttifakı güçlerinin harekete geçirilmesi ve kara harekâtının bu yolla yapılmasını önermektedir. Bu öneri Pentagon tarafından da desteklenmiş durumdadır. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in bu müdahale modeline sıcak baktığı, hatta benimsediği Ankara'ya yansımış halde. Ankara, Washington'un bu model çerçevesinde harekete geçeceği beklentisi içinde.
Ankara'nın mektupta vurguladığı bir diğer konu, operasyondan Afgan halkının zarar görmemesidir. Buna bağlı olarak müdahaleden sonra Afgan halkına çok ciddi ekonomik ve sosyal yardımda bulunulmasını ve çağdaş bir Afganistan inşa edilmesini önermekte ve bu konuda işbirliğine gidilmesini istemektedir.
NATO İSTERSE
Başbakan Ecevit'in mektubunda, asker gönderilmesi veya askeri eğitim konuları yok. Ancak açıklamalarında Türkiye'nin, Kuzey İttifakı'nın askeri eğitimine katkıda bulunacağı belirtildi. Mektupta ayrıca NATO'nun 5. maddesi de konu edilmiyor. Türkiye'nin kendiliğinden asker göndermesi söz konusu değil. Ancak, operasyonda ABD, NATO'ya başvurur ve NATO'da oybirliğiyle 5. maddenin uygulanmasına karar verirse o zaman NATO'nun talepleri çerçevesinde Türkiye de askeri katkıda bulunmak zorunda. ABD'nin şu ana kadar Türkiye'den tek talebi hava sahasının açılması ki, Tükiye de bu talebe olumlu yanıt vermiş durumda.
BİRİNCİ MEVCUDİYET
Türkiye Afganistan'daki konumu ve etkinliğiyle bu ülkedeki "birinci mevcudiyet" olarak görülüyor. Hem Kuzey İttifakı'yla en gelişmiş ilişkilere sahip olması, hem de Afganistan'ın her yerinde diplomatik ve ekonomik ilişkisi bulunması nedeniyle stratejik öneme sahip olduğu değerlendiriliyor. Biri kuzeyde olmak üzere Afganistan'da iki hastane ve kuzey bölgesinde bin 200 barınma ünitesi yapan Türkiye, ayrıca Afgan köylerine su götürme projesini de yürütüyor. Bu altyapı ilişkisinin de Türkiye'nin işlevini ve etkinliğini artırdığı ve ABD'nin bunun da farkında olduğu yapılan değerlendirmeler arasında.
İlki, Türkiye, ABD'ye yapılan saldırıdan hemen sonra Cumhurbaşkanı, Başbakan veya Dışişleri Bakanı düzeyinde neden Washington'a gitmedi? Bu noktada bir girişim eksikliği veya değerlendirme hatası var mı?
Hükümet ve Dışişleri'nin üst düzeyinden aldığımız yanıt şöyle özetlenebilir:
NEDEN HEMEN GİDİLMEDİ?
1 - Üst düzeyde hemen bir ziyaret olmayışı kamuoyunda bir görüntü eksikliği gibi görülüp gösterilmişse de Ankara - Washington hattında bir eksiklik ve rahatsızlık yoktur. Bu durum karşılıklı teyit edilmiştir. Hemen üst düzey ziyaret çabasına girişilmemesinin nedeni şöyle izah edilebilir: Üst düzey ilk resmi temas, olaydan iki gün sonra ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Dışişleri Bakanı İsmail Cem'i aramasıyla gerçekleşmiştir. İki bakanın görüşmesinde Powell, Tükiye'nin ilgisine ve yardım önerisine teşekkür etmiştir. Ayrıca bu görüşmede ihtiyaç duyulduğunda her düzeyde yüz yüze görüşme kararı alınmıştır.
CEM, ABD'YE GİDECEK
2 - Washington, Ankara ve bölgedeki durumun hassasiyeti, ziyaretten daha önemli konuları öne çıkarmıştır. Yapılan zirvelerde ani bir operasyonun yaratacağı ortam içinde Başbakan'ın Ankara'da kalmasının daha yararlı olacağı değerlendirilmiştir. Türkiye ve ABD'nin, yönetim sistemleri farklı olduğu için Cumhurbaşkanı'nın ziyaretinin konu edilmesinin doğru olmayacağı sonucuna varılmıştır. Dışişleri Bakanı Cem'in Powell'la yaptığı görüşmede her an ziyaretin mümkün olduğu sonucuna varıldığı gibi Ortadoğu'ya yapacağı ziyaretin bundan sonraki gelişmeler ve Afganistan'a karşı oluşturulacak koalisyon açısından daha önemli olduğu değerlendirilmiştir. Dışişleri Bakanı Cem, bu ziyareti gerçekleştirmiştir, önümüzdeki günlerde ABD'ye gidecektir.
TÜRKİYE'NİN SORUMLULUĞU
3 - Türkiye bu olayda özel bir konuma sahiptir. Bir yandan batıyla ilişkileri normal olan tek laik - müslüman ülkedir. Bu iki taraflı sorumluluk demektir. Hareket tarzını hem Batı dünyasını hem de İslam dünyasını göz önüne alarak belirlemek durumundadır. Plansız, heyecanlı, atik bir görüntü vermesi Ankara'yı istenmeyen noktalara sürükleyebilir. Körfez Savaşı'nda bunun zararları görülmüştür. Bu bilgi ve değerlendirmeler ışığında, Washington ve Ankara'nın, Afganistan'a müdahale modeli ve sonrası konusunda görüş birliği içinde oldukları ve iki başkent arasında bir rahatsızlık veya alınganlık bulunmadığı söylenebilir.
‘Halk zarar görmesin’
Afganistan’da hastane inşaatları ve halka su götürme projelerini yapmakta olan Türkiye, Kuzey İttifakı’nın olası saldırısında sivil Afganlıların gözetilmesini istiyor.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025