Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



KKTC'de seçim süreci yaklaşırken, Ankara'nın Kıbrıs politikasındaki ayrışma da, iyice su yüzüne çıktı.
AKP hükümeti, KKTC'de Denktaş'a karşı muhalefeti destekleyen bir tutum içinde. Dışişleri Bakanı Gül'ün, Avrupa Birliği temaslarıyla kamuoyuna yaptığı bazı açıklamalarda, bunu açıkça görmek mümkün.
AKP hükümetinin böyle bir tutum almasının başlıca nedeni, AB'den gelen baskı. Başta Verheugen olmak üzere AB'den gelen mesajlarla, Kıbrıs'ın Annan planı zemininde çözüme kavuşturulması, olmazsa olmaz bir koşul olarak dayatılıyor. Hükümet, AB'den müzakere tarihi alabilmek uğruna Denktaş'ı gözden çıkarmış görünüyor.
Buna karşılık başta Çankaya olmak üzere Genelkurmay ve KKTC yönetimi, Ankara'nın 40 yıla yakın süredir uyguladığı geleneksel politikadan yana ağırlık koymuş durumdalar. Bu çatışma, zaman zaman Milli Güvenlik Kurulu düzeyinde de uç veriyor. Dışişleri Bakanı Gül'ün ve diğer hükümet yetkililerinin AB'ye, "KKTC seçimlerinden sonra daha hızlı mesafe alırız" biçiminde bir çeşit taahhütte bulunmaları, KKTC'de bugünkü muhalefetin işbaşına geleceği ve Denktaş'sız bir yönetimde, AB'nin istediği şekilde çözüme ulaşılabileceği anlamı taşıyor.
Bu devletin zirvesinde, hükümetin verdiği taahhüt olarak değerlendiriliyor. Ankara'da Kıbrıs politikasındaki çatışma, bu noktada belirginleşiyor.
AKP hükümetinin Denktaş'a karşı geliştirdiği bu politikanın AB'den müzakere tarihi alınması konusunda, bir garanti oluşturup oluşturmayacağı ise kuşkulu.
Bu kuşku giderilmeden AB'nin dayattığı biçimde adım atılması ve bu yönde taahhütte bulunulması, Çankaya tarafından eleştiriliyor ve rahatsızlık verici bulunuyor. İslam Konferansı Örgütü'nün New York'taki bakanlar toplantısına sunulan Rum tezlerini destekler nitelikteki Kıbrıs raporu karşısında hükümetin tepkisiz kalması, Ankara'daki ayrışmanın boyutunu gösteriyor.
Kıbrıs konusunda, 40 yıldır Ankara, ilk kez bu denli açık bir çatışma yaşıyor.