Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, altı bakanla birlikte, yıldönümü törenleri için Kıbrıs'ta. Başbakan'ın 20 Temmuz'da altı bakanla birlikte KKTC'yi ziyareti, "Kıbrıs çıkarması", "gövde gösterisi" olarak değerlendirildi.Kuşku yok ki, Başbakan Erdoğan'ın bu düzeyde bir ziyaret yapması siyasi mesajlar taşıyor.2003'ten bu yana Başbakan Erdoğan'ın tutumu ve izlediği politika anımsandığında, bu ziyaretin bir tutum değişikliğini de hissettirdiği düşünülebilir.KKTC'nin kurucu cumhurbaşkanı Denktaş'a ve yönetimine karşı "soğuk" bir politika izleyen Başbakan Erdoğan, Kıbrıs sorununun geldiği noktada, Türkiye'nin eski tutumuna daha yakın bir çizgiye yöneldiği izlenimi veriyor.Kıbrıs söyleminde, Annan Planı'nın oylanması öncesindeki tutum ve söylemiyle karşılaştırılırsa, Ankara'nın eski duruşuna daha yakın seyrettiği söylenebilir. En azından son dönemdeki demeçleri ve davranışları bu yargıyı destekler nitelikte görülüyor. Bugün, 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 32. yıldönümü. KKTC'nin "Barış ve Özgürlük" bayramı. Başbakan Erdoğan ve Ankara'nın bu çizgiye yakınlaşmasında en önemli faktör AB'nin Kıbrıs politikası. Annan Planı öncesindeki taahhütlerinin aksine Türk tarafının beklentilerini karşılamayan AB, cezalandırmak yerine ödüllendirdiği Kıbrıs Rum Yönetimi'yle aynı paralelde yürümeyi sürdürüyor. Ankara'nın tepkisinde ve tutum değişikliği işaretleri vermesinde, AB'nin haksız ve çelişkili politikasının temel nedeni oluşturduğu söylenebilir.AB'nin bu duruşundan güç alan Kıbrıs Rum Yönetimi de ipe un sermeyi temel politika haline getirmiş durumda.Rum Yönetimi lideri Papadopulos, bunu söylem ve tavırlarıyla her aşamada yansıtıyor. AB'nin tutumu Kıbrıs Rum Yönetimi açısından bakıldığında, ortada bir sorun olduğunu söylemek çok kolay değil. Rumlar açısından Kıbrıs sorunu öz itibarıyla çözülmüş sayılabilir.Başta AB ve ABD olmak üzere çok ciddi bir uluslararası baskı görmediği sürece Güney Kıbrıs Yönetimi'nin, kapsamlı bir çözüm arayışına içtenlikle yönelmesi mümkün değil. Nitekim yönelmiyor, işi yokuşa sürüyor.AB üyesi olduktan sonra, Kıbrıs Türküne kendi egemenliklerine girmesi gereken bir azınlık gözüyle bakan Rum Yönetimi, zamanla bu amacına ulaşacağını hesaplıyor olmalı. İzlediği politika zamana oynadığını gösteriyor.Türk tarafı Annan Planı'nı reddetmiş olmasına karşın, Rum tarafına kapsamlı çözüm arayışları önermesine karşın ciddiye alınacak bir mesafe kaydedilemiyor.Papadopulos'un, ancak kapsamlı bir planın konusu olabilecek önemdeki, Mağusa Limanı, Maraş bölgesi ve Türk askerinin çekilmesi gibi konuları, bir çeşit önkoşul olarak teknik komiteler düzeyinde gündeme getirmesi, çözümden çok çözümsüzlük arayışında olduğunu gösteriyor. fbila@milliyet.com.tr Rumlar açısından durum
Özay Şendir
Hamaset ile siyaset arasına sıkışmak...
20 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yıllık izin hakkında her şey
20 Haziran 2025
Abbas Güçlü
İşsizlik mi iş bilmezlik mi (5)
20 Haziran 2025
Zafer Şahin
İsrail’in sessiz Kıbrıs işgali ve Ekim seçimi..
20 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş ne zaman bitecek?
20 Haziran 2025