Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in, KKTC konusunda, "ağır bedel ödememiz gerekse bile gerekeni yaparız" sözleri yankılandı. Cem, bu tepkiyi, Güney Kıbrıs'ın AB'ye alınması sürecinde Türkiye ve KKTC açısından olumsuz gelişmeler olduğunu vurguladıktan sonra gösterdi.
Bu sözlerin anlamı, "Eğer Güney Kıbrıs AB'ye alınırsa, Türkiye radikal kararlar alabilir"den başka bir şey değil.

Böyle bir karara karşı Ankara'nın, bedeli ne olursa olsun KKTC'yi Türkiye'ye bağlayacağını söyleyebiliriz.
Nitekim, dün Başbakan Ecevit bu yöndeki sorularımızı değerlendirirken kesin ve sert mesajlar verdi.
Zaten Türkiye ile KKTC'nin ilişkilerinde uzun süredir bir bütünleşme süreci yaşandığını vurgulayan Ecevit, "Güney Kıbrıs'ın ABD'ye alınması halinde ne olur" sorumuza şu karşılığı verdi:
"Öncelikle şunu belirtmek isterim ki KKTC, Güney Kıbrıs'a teslim olmayacaktır, teslim edilmeyecektir."

Ecevit, Dışişleri Bakanı Cem'in, "gerekeni yaparız" sözlerini açarken de iki seçenekten söz etti:
"Türkiye ile KKTC'nin bütünleşmesi için iki yol izlenebilir. Bunun iki yöntemi vardır:
1 - Tam ilhak.
2 - Özerk statü."
Başbakan daha sonra bu iki yöntemi şöyle açtı:
"Güney Kıbrıs'ın AB'ye alınması, KKTC'nin Güney Kıbrıs'a teslim edilmesi anlamı taşır. Bu durumda KKTC, Türkiye'ye ilhak kararı alabilir. Özerk statüde ise KKTC iç işlerinde bağımsız olur, dış işlerinde ve savunmasında ise Türkiye'ye bağlı olur. Ki ben bu modeli daha önce de olasılık olarak gündeme getirmiştim."

İlişkilerin gerginleştiği dönemlerde KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın bu tür taleplerini içeren bir mektubu Ankara'ya gönderdiği de anımsandığında, AB'nin Güney Kıbrıs'ı birliğe alma yönünde vereceği bir kararın, KKTC ve Türkiye tarafından, ilhak ya da özerklik statüsüyle yanıtlanacağını söyleyebiriz.
Ecevit ve Cem'in tepkileri gösteriyor ki, Ankara, KKTC ve Güney Kıbrıs konusunda bir dayatma veya oldu - bittiyi kesinlikle kabul etmeyecek.