Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Ankara Ticaret Odası Sosyal Tesisleri'nde, panel salonuna arka arkaya yedi komutanın girişi dikkat çekiciydi.
Birkaç saniyelik şaşkınlık ve suskunluktan sonra, panel salonunu dolduran izleyiciler, komutanları alkışladılar.
Hilafetin kaldırışı ve eğitim birliğinin kurulmasının 80. yılı nedeniyle düzenlenen panele Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üst düzey komutanları topluca katıldılar:
Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Özden Örnek, Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ, MGK Genel Sekreteri Org. Şükrü Sarışık, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Org. Fethi Remzi Tuncel, Genelkurmay Harekat Başkanı Korg. Metin Yavuz Yalçın...
Hilafetin kaldırılışı nedeniyle yapılan panele kuvvet komutanlarının eşleriyle birlikte gelmeleri de anlamlıydı...
Kuşku yok ki, komutanların verdiği bu görüntü, mesaj yüklüydü.
Görüntü, askerlerin bir çeşit "bayrak göstermeleri" niteliğindeydi.
Panele toplu katılım, kuvvet komutanları arasında bir "görüş ve hareket" birliği olduğunu gösteriyordu. Üç kuvvet komutanı oradaydı. 'Dördüncüsü olan Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İbrahim Fırtına da iki savaş uçağının çarpışarak düşmesi ve üç pilotun şehit olması nedeniyle Konya'ya gitmek zorunda kalmasaydı, o da panelde olacaktı' şeklinde gelen haber, dört kuvvet komutanının bu fotoğrafta olduğunun işareti...
Bu itibarla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dün bu görüntüyle bir "duyarlılık yansıttıkları" açıktı.
Genellikle Cumhurbaşkanlığı, TBMM veya hükümet gibi resmi platformlardaki etkinliklerde topluca görmeye alıştığımız komutanların, ilk kez sivil toplum kuruluşlarının (Atatürkçü Düşünce Derneği öncülüğünde üniversiteler, sendikalar, odalar) düzenlediği bir panelde, mesai gününde, boy göstermeleri, son dönemlerde, bir ilkti...
Komutanların bu panele topluca katılmaları yankılanıp, çeşitli açılardan yorumlanacaktır...
Üzerinde durulması gereken bir yön de, panelde, "Ulusal Uyanış ve Birlikteliğe Çağrı" adı altında açıklanan "ulusal mutabakat" bildirisiydi. Komutanlar bu bildiriyi, izleyenlerle birlikte alkışladılar.
Bu alkışlar "nezaket" gereği miydi, yoksa içeriğine katıldıklarının göstergesi mi?
Eğer ikincisi ise ayrı bir önem taşıyor. Çünkü, bildiri; "Atatürk, tam bağımsızlık, ulusal bütünlük, ulus - devlet, laiklik, üniterlik vurguları, bunlara dönük ihanet, tehdit ve tehlikelere karşı ulusal direnç mesajları, dışarıda teslimiyetçi içeride güdümlü politikalara ağır eleştiriler" taşıyor ve bu bir "ortak milli anttır" diye bitiyor. Yeni bir muhalefet tarzı öneriyor.
Kuşkusuz, komutanların bu panele katılışları, açıklanan bildiri hem ulusal, hem de uluslararası yankılar bulacaktır.
Başta Kıbrıs olmak üzere gündemdeki birçok sorun ve iktidarın yaklaşımlarıyla ilişkilendirilecektir...
Bunun bir sürecin başlangıcı, ilk adımı olup olmadığı sorusuna yanıt aranacaktır. Devamının gelip gelmeyeceği merak edilecektir.
Siyasi, toplumsal ve askeri alanlara etkileri izlenip, ölçülmeye çalışılacaktır...