Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İlanda, Türkiyedeki Kürtlerin, Avrupada Baskların, Katalanların ve İskoçların sahip olduğu haklara sahip olmak istedikleri; Türkiyenin Kıbrısta Türkler için talep ettiklerinin Türkiyede Kürtler tarafından da talip edildiği belirtiliyor.Bu benzetmelerle gündeme getirilen taleplerin özünü özerklik oluşturuyor."Türkiyedeki Kürt toplumu adına" ifade edildiği belirtilen taleplere ilk tepki Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahinden geldi. Şahin, bu taleplerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aykırılık oluşturduğunu vurguladı.DYP lideri Mehmet Ağar da, bu ilanda imzası bulunanlar için "Maskeleri düştü, gerçek niyetlerini ortaya koydular" yorumunu yaptı ve ekledi:"Bu açıkça bölünme yolunda bir taleptir. Oysa, eski DEP milletvekilleri cezaevinden çıktıktan sonra böyle konuşmuyorlardı. Ben şimdi merak ediyorum? Böyle talepleri uluslararası ilanla gündeme getirdiklerine göre eski DEP milletvekilleri, Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı sıfatıyla Sayın Abdullah Güle ne konuşmuşlardır? TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınçla ne konuşmuşlardır? Bu eski milletvekillerine Arınç ve Gül ne demişlerdir? Bunların kamuoyu tarafından bilinmesi gerekmektedir. Bu niyetler açıkça Türkiyeyi bölmeye, parçalamaya dönüktür. Bu, 1920lerde de denenmiştir ama sonu hüsranla bitmiştir. Bugün yapılan benzeri girişimlerin sonu da hiç kuşkusuz hüsran olacaktır. Kıbrıs Türkleriyle nasıl benzerlik kuruyorlar, anlaşılır gibi değil. Türkiye Cumhuriyeti bir çiftlik değildir, bu ülke, bu vatan, bu devlet sokakta bulunmamıştır."DYP lideri Ağar, ilanla dile getirilen taleplere sert tepki gösteriyor.Öte yandan ilanda dile getirilenleri destekleyenler olarak imzaları yer alan Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan doğan ve Selim Sadak, dün ortak bir yazılı açıklama yaparak, otonomi/özerklik içeren federatif çözüm önerilerine katılmadıklarını belirttiler. İlana imza verip vermediklerine ise açıklık getirmediler.Zana ve arkadaşları açıklamalarında, "Bazı Kürtlerin Türkiyede Kürt sorununun çözümü için İspanyayı, İtalyayı, İrlandayı hatta Kıbrısı referans veya örnek model olarak" görebileceklerini, ancak "Türkiye Kürtlerinin ezici çoğunluğu ve temsil ettiğimiz siyasi misyon federatif çözümlerin çağımız ve günümüz koşullarına uygun olmadığını düşünmektedir" dediler.Leyla Zana ve arkadaşlarının sözünü ettikleri siyasi misyonu Abdullah Öcalanın İmralıda savunduğu görüşlerden ayrı düşünmek gerçekçi olmaz.Öcalan, AİHMye gönderdiği savunmalarda, özerkliği, federasyonu ve bağımsız Kürt devletini reddediyor. Ulusal Kurtuluş Savaşını Türklerle Kürtlerin birlikte yaptığını, dolayısıyla iki kurucu ulus bulunduğunu, Kürtlerin de kurucu ortak olarak kabul edilmesi ve bunun yeni yapılacak Anayasada yer almasını savunuyor. Anayasal güvenceden de bu kastediliyor.Öcalanın, "Marxı, Lenini de aştım" dediği tezleri, "kırsal-komünal veya ekolojik-sosyalist" toplum ve yaşam biçimini hedefliyor. Bu hedef gözetilerek de Öcalan, bağımsız devlet kurulması veya mevcut devleti ele geçirmeyi veya iktidarı hedefleyen örgütlenme ve partileşmelerin yanlış olduğunu savunuyor. Önerisi, Kürtlerin, devlet olmayan ve devleti hedeflemeyen bir örgütlenme içinde yaşadıkları ülkede demokratik haklar için mücadele etmeleri. Bunu sağlamak için de Türkiye, Irak, İran ve Suriyedeki Kürtlerin örgütlenmeleri, bu örgütlerin KONGRA-GEL örneği bir yapıyı koordinasyon merkezi veya üst örgüt olarak kabul etmeleri, her ülkeden bu üst örgütte temsilciler bulundurmalarını ve burada alınacak kararları, dört ülkede takip edip, uygulamaya geçirmeye çalışmalarını istiyor. Buradan hareketle bağımsız Kürt devleti yerine dört ülkede "ortak devlet" hedefi ortaya konuluyor.Bu yaklaşım içinde Leyla Zana ve arkadaşları da dahil olmak üzere, "bireysel haklar" bağlamında atılan adımların ve yapılan hukuki düzenlemelerin, yeterli görülmediği; taleplerin "kolektif haklar" niteliğinde olduğu söylenebilir.AB müzakere sürecinde Türkiyenin gündemine gelecek olan tartışma bu olacaktır. Bunun işaretleri çok net olarak ortaya çıkmıştır.Avrupa Parlamentosu Başkanı Borrellin, "Kürdistana gideceğiz" demesi bir tesadüf veya sürç-i lisan değildir.Türkiye, özellikle hükümet, bu tartışmaya hazır olmalıdır. Müzakere tarihi almak yolunda yaşanan gelişmelerin bu tartışmalara varacağı belli olduğuna göre, herhalde AKP iktidarının bir hazırlığı olsa gerektir. fbila@milliyet.com.tr International Herald Tribune gazetesinde, "Türkiyedeki Kürtler ne istiyor?" başlığıyla, Paris Kürt Enstitüsü imzasıyla çıkan ve Leyla Zana ve arkadaşlarının da destekleyenler olarak isimlerinin yer aldığı ilan tartışma yarattı.