Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

3 Ekim'den hemen sonra yaptığı Türkiye ziyaretinden sonra arkasında önemli tartışmalar bırakması Türk siyasetine yerleşeceğinin ilk işaretleri...Rehn, Türkiye'den ayrılmadan, Orhan Pamuk'un evinde yaptığı açıklamalarla CHP lideri Deniz Baykal'la bir polemik başlattı.Rehn, Baykal'la yaptığı görüşmede de samimi sayılabilecek serzenişlerde bulunmuş... Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in önümüzdeki süreçte Türk siyaseti için önemli bir faktör olacağı belli. Selefi Verhuegen gibi. Türkiye bir zamanlar Verheugen'le yatıp kalkar olmuştu. Bundan böyle de Rehn Türkiye'de yakından izlenen ve tanınan bir isim haline gelecek. Hatta şimdiden öyle oldu bile... Rehn'in Baykal'a ve TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerine yaptığı "tatil yakınması", Ankara'dan ilk beklentisini yansıtmanın yöntemi olmuşa benziyor.Rehn'in Baykal'a ve Dışişleri Komisyonu'na söylediklerini, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'den dinliyoruz:"Sayın Rehn, hem Sayın Baykal'a hem de komisyon üyelerine ilk talebini açık açık söyledi. Dedi ki, Türkiye yüzünden yaz tatili yapamadım, şu ek protokolü bir an önce Meclis'ten geçirin de, bari Noel tatilimi yapayım. Noel tatilimi yakmayın."Rehn'in tatil yakınması karşısında Baykal ise Müzakere Çerçeve Belgesi'nden duydukları kaygıları yinelemiş. Sadece Türkiye'ye yönelik olarak belgeye konulan ve tam üyelik dışında özel statüye kapı açtığını düşündüğünü yönleri tekrar aktarmış. Tabii, ek protokolün Meclis'e gelmesini CHP'nin de istediğini vurgulayarak. 'Bari Noel tatilimi yapayım' Öymen, Rehn'in Dışişleri Komisyonu'nda yaptığı açıklamalarla, Orhan Pamuk'un evinde yaptığı değerlendirmelerin birbirini tutmadığına da dikkat çekiyor. Pamuk'un evinde CHP'yi eleştirirken, Müzakere Çerçeve Belgesi'nde tereddüde yer bırakmayacak ifadeler bulunduğunu belirten Rehn'le Komisyon'daki diyaloglarını şöyle aktarıyor :"Sayın Rehn, Sayın Derya Sazak'a diyor ki; müzakere belgesindeki ifadeler nettir, orada imtiyazlı ortaklık gibi ikinci sınıf bir statünün varlığından kim söz ediyorsa, doğruyu söylemiyor. Oysa, ifadelerin net olmadığını bizzat Sayın Rehn söylemişti. Dışişleri Komisyonu'yla yaptığı görüşmede ben kendisine sordum. Dedim ki; ortada garip bir durum var, Türkiye'ye son dakikaya kadar direnen Avusturya memnun, Türkiye'ye karşı her türlü engellemeye başvuran Rum yönetimi memnun ve bu direnmeyle karşılaşan Türkiye de memnun. Bu nasıl oluyor?Rehn de bana dedi ki; siz diplomasiden biliyorsunuzdur, diplomaside 'deliberate ambiguity (kasti anlam belirsizliği)' diye bir kavram, bir yöntem var. Biz de bunu kullandık. İfadeleri öyle kullandık ki, herkes istediği gibi yorumlayıp tatmin olsun. Verdiği yanıt budur. Belirsizliği, netsizliği bizzat Rehn ifade etmiş oldu. Şimdi her şey nettir diyor. Bu önemli bir çelişki." 'Kasti belirsizlik' Öymen, Rehn'in ve AP'nin tutumu nedeniyle hükümetin istemediği halde ek protokolü TBMM'ye getirmek zorunda kalacağını düşünüyor. Öymen'e göre, ek protokolün ayrılmaz parçası olarak sunulan, Türk tarafının deklarasyonun Meclis'e gelmesini AB ve Rehn istemiyor. Ek protokolün deklarasyonsuz Meclis'ten geçmesini istiyorlar. Deklarasyonun zaten bağlayıcı olmadığını da AB açıklamış durumda. Öymen, bu halde deklarasyonun içeriğini geçerli kılabilmek için, TBMM ek protokolü görüşürken bir rezerv kararı alabilir. Ek protokolün ancak Kıbrıs sorunu çözüldüğü zaman geçerli olabileceği yönünde bir karar alarak bunu ek protokolün metnine derc edebilir.Öymen, ek protokol Meclis'e geldiğinde bu yönde çaba göstereceklerini ve CHP'yle benzer kaygılar taşıyan AKP'li milletvekillerinden de destek bekleyeceklerini vurguluyor. fbila@milliyet.com.tr 'Meclis rezerv koyabilir'