Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bülent Ecevit, ölümünün üçüncü yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anıldı. Ecevit, yeri kolay doldurulamayacak bir lider olarak Türk siyasi tarihinde hak ettiği yeri aldı. Cenaze törenindeki fotoğraf belleklerde tazedir. O görüntü Türk halkının Bülent Ecevit’e tarihte ayırdığı müstesna yerin de göstergesiydi.
Bülent Ecevit, zaman zaman yalnız da kalsa inandığı yolda kararlılıkla ilerleyen bir liderdi. Uzgörüsüyle yaptığı analizleri tarih hep doğruladı.
Son döneminde de Türkiye’nin önemli sorunlarına ilişkin görüş ve analizlerinin isabeti bugün daha iyi anlaşılıyor.

Dik duruş
Bülent Ecevit, her zaman dik duruşuyla anılacaktır. Dünyayı yöneten güç merkezleri başta olmak üzere nereden gelirse gelsin hiçbir baskıya boyun eğmeyen kişiliği örnek alınması gereken bir liderlik özelliğidir.
Anma toplantılarında bu yönüyle Türkiye’nin çıkarlarını nasıl koruduğunu, o dönemlere tanıklık etmiş Orhan Birgit, Altan Öymen, Erol Tuncer, Yılmaz Büyükerşen gibi saygın isimlerden dinledik.
Askeri müdahalelere karşı duruşunu, ABD’ye rağmen haşhaş ekimini nasıl serbest bıraktığını, ABD ve İngiltere’ye rağmen Kıbrıs Barış Harekâtı kararını nasıl aldığını, 12 Eylül ve sonrasında tek başına nasıl mücadele ettiğini; son döneminde ABD’nin Irak’ı işgal planına nasıl karşı durduğunu...

Pülümür’ün yaşsız kadını
Ecevit’in Anadolu insanını nasıl yakından tanıdığını da dinledik. Özellikle son günlerde gündemin ilk sırasına yerleşen terör, yarattığı siyasi ortam ve etnik sorunlara nasıl yukarıdan bakabildiğini. Atatürk’ün millet ve milliyetçilik anlayışını nasıl özümsediğini; “Pülümür’ün yaşsız kadını” şiirinde nasıl güzel yansıttığını...

Ecevit’in formülü
Bülent Ecevit Anadolu halkını en iyi kavramış liderlerden biriydi. Anadolu gerçeğini hiçbir zaman inkâr etmedi.
Ecevit’e yöneltilen haksız eleştirilerden biri Kürt kimliğini ve kültürünü inkâr ettiğidir. Oysa tek başına “Pülümür’ün yaşsız kadını” bu eleştirileri çürütmeye yeter. Bülent Ecevit, hiçbir kimliği ve kültürü inkâr etmemiştir. Onun karşı çıktığı Kürtler değil, terör ve Kürtçülük hareketidir. Etnik temelli, ayrılıkçı hareketlere karşı durmuştur. Yoksa etnik kimliğe, kültüre değil.
Ecevit, etnik kimliğe değil etnik milliyetçiliğe, ona dayalı ayrılıkçı hareketlere; dine değil, din ve dince kutsal sayılan değerlerin siyasete alet edilmesine karşı çıkmıştır.
Terörün ayyuka çıktığı dönemlerde bile sağduyuyu elden bırakmamış; “Kürt sorunu hakkında ne düşünüyorsunuz” sorusunu, “Ben yüreğimi ikiye bölemem” yanıtını vermiştir. Bu yanıt, çözüm formülünü de barındırır. Atatürk’ün millet ve milliyetçilik anlayışının de en güzel ifadelerinden biridir.

Ecevit’i bölmek
Bülent Ecevit’in demokratik sol anlayışı, birleştirici, bütünleştirici bir yaklaşıma sahiptir. Ecevit’in bu anlayışı solda dar kalıpları kırmayı başarmıştır.
Buna karşın Ecevit ölümünün 3. yılında “bölünmüş” bir şekilde anıldı. İki ayrı anma toplantısı düzenlendi. Bu durum Ecevit’i sevenleri üzdü. Tıpkı onun “Ben yüreğimi ikiyi bölemem” demesi gibi, Anadolu’nun değişik illerinden ilçelerinden gelenleri iki anma toplantısı arasında bıraktı.
Ecevit, bölünerek değil, aksine, partiler üstü bir anlayışla, bütünleşerek anılması gereken bir liderdir.