Kopenhag zirvesi öncesinde, Cumhurbaşkanı, hükümet ve muhalefetin, AB’ye karşı "ortak tavır" geliştirdiklerini söyleyebiliriz.
AB’den gelen olumsuz sinyallere karşı geliştirilen ortak tavrı şöyle özetleyebiliriz:
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Kopenhag’a gitmiyor. Sezer, bu kararı, Chirac - Schröder görüşmesinden sonra 2005 tarihinin telaffuz edilmesi üzerine aldı. Ayrıca AB Dönem Başkanı Danimarka’nın Başbakanı Rasmussen’den gelen mesajlar da Sezer’in bu kararı almasında etkili oldu. Sezer, Kopenhag’a gitmeyerek soğuk bir tavır geliştiriyor ve bir çeşit baskı uyguluyor.
Sezer’in bu kararını CHP lideri Deniz Baykal da paylaştı. Baykal, Kopenhag’a gitmeme kararı alarak, Sezer’in baskısını güçlendirmeye çalışıyor.
Oysa, bir ay önce olumlu bir hava eserken Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Gül ve CHP lideri Baykal’ın Kopenhag’a birlikte gitmesi düşünülüyordu. AB’den gelen olumsuz hava üzerine bir tepki olarak bundan vazgeçildi.
İkinci ortak tavır ise Başbakan Gül ile CHP lideri Baykal’ın dünkü görüşmelerinde ortaya çıktı. Başbakan Gül, Kopenhag’a gitmeden önce, Baykal’a, "Muhalefetin desteğini de arkamızda görmek istiyoruz" dedi. Baykal’ın buna yanıtı, "Bundan kuşku duymayın, desteğimiz arkanızdadır. Dış politika ve ekonomi konusunda anlayışımız budur" yanıtını verdi. Baykal, AB konusunda Gül ve Erdoğan’ın geldiği noktanın başlangıca göre daha sağlıklı olduğunu da vurgulayarak, Başbakan’a, "Bu çizgide Kopenhag’da bizim de aynı görüşte olduğumuzu, hükümeti desteklediğimizi söyleyebilirsiniz" mesajı verdi.
Başbakan Gül ve CHP lideri Baykal, dünkü görüşmelerinde Kopenhag’daki tutumun çerçevesi üzerinde de şöyle anlaştılar:
"Türkiye, Kopenhag kriterlerini yerine getirmiştir. Tarih almak hakkıdır. Eğer verilmezse bu AB’nin çifte standartlı olduğunu gösterir. Türkiye ağustosta Kopenhag kriterlerini karşılayacak bir büyük reform yapmıştır. Yeni hükümet de 36 maddelik yeni paketi Meclis’e sevk ederek ek gayret göstermiştir. Bu paket muhalefet tarafından da desteklenmektedir. Türkiye’ye tarih 2003 için verilmelidir."
Bir diğer ortak tavır da Kıbrıs konusunda gösterilecek. Ankara’ya ulaşan bilgilere göre Kopenhag zirvesi sırasında, Kofi Annan’ın ikinci bir Kıbrıs planını daha masaya koyma olasılığı var. Türk ve Rum taraflarının ilk plana itirazları dikkate alınarak geliştirilecek ikinci önerinin Türkiye’nin önüne, "ya kabul et ya da bırak git" anlayışıyla getirilmesi beklentisi var.
Başbakan Gül ile Baykal arasındaki görüşmenin konularından biri de bu oldu. Baykal, böyle bir dayatmanın kabul edilmemesi, Kıbrıs’ın mutlaka Kopenhag sonrasına bırakılması gerektiğini Gül’e iletti. Gül de bu görüşü paylaştığını belirtti.
Ayrıca, bu konuyu AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Bush’la yapacağı görüşmede gündeme getireceği ve Türkiye’ye yapılacak bir dayatmada ağırlığını koymasını isteyeceği öğrenildi. Erdoğan, Bush’tan 12 Aralık’ta Türkiye’ye 2003 için tarih verilmesi konusunda AB’ye baskı yapmasını talep edecek. AB’nin çifte standart uyguladığına ilişkin örnekler sunacak.
AKP lideri, Irak konusunda Türkiye’den beklenen yardımları konu ederken, Kopenhag ve Kıbrıs konularında da Ankara’nın beklentilerini Beyaz Saray’a doğrudan iletmiş olacak.
AB ve Kıbrıs konusunda Cumhurbaşkanı, hükümet ve muhalefet arasında geliştirilen ortak tavrın esasını, AB ve ABD’ye baskı yapmak, Ankara’nın söylem ve tutumunu sertleştirmek oluşturuyor.