Ankara, Irak'a asker gönderme kararından önce, PKK / KADEK konusunda ABD'den bir adım atmasını bekliyordu. Bu beklentiyi hem Başbakan Erdoğan, hem de Dışişleri Bakanı Gül açıklamışlardı.
Türk ve ABD heyetleri arasında dün yapılan ikinci tur görüşmeler sonucunda, PKK / KADEK'le ilgili olarak Türkiye ve ABD'nin ortak bir eylem planı üzerinde mutabakata vardıkları açıklandı.
Türk heyetine başkanlık eden Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Nabi Şensoy, Ankara'nın beklentilerine uygun bir mutabakata ulaşıldığını açıkladı.
Büyükelçi Şensoy, yürütülen müzakere ve varılan sonuçtan memnun görünüyor. Ankara'nın 1 Mart öncesinde olduğu gibi bu kez de başarılı bir müzakere yürüttüğü anlaşılıyor.
Büyükelçi Şensoy'un sözünü ettiği mutabakatın en önemli yönü, Türkiye ile ABD'nin siyasi olarak amaç birliğine ulaştıklarını açıklamış olmalarıdır. Bu amaç, PKK / KADEK'in Kuzey Irak'tan tasfiyesi olarak tanımlanıyor.
Irak konusunda bugüne kadar siyasi amaç birliği sağlayamayan Türkiye ve ABD'nin, dün vardıkları mutabakat, Irak'ın geneli konusunda da siyasi amaç birliği oluşturmaları açısından bir başlangıç olabilir.
Resmi olarak kabul edilmese de, fiilen Ankara'nın asker gönderme kararını, PKK / KADEK konusunda beklentilerinin karşılanmasına bağladığı açıktır. ABD tarafı da bunu bildiği için ve Türkiye'ye genel ihtiyacı sürdüğü için, dünkü adımı attığı söylenebilir.
Bu noktada bir çelişki dikkati çekiyor.
ABD bir yandan PKK / KADEK konusunda Ankara'yla ortak bir eylem planı üzerinde mutabakata varıyor, diğer yandan 8.5 milyar dolarlık krediyi Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmemesi koşuluna bağlıyor. Kredi anlaşmasının imzalanmasıyla Ankara en azından hükümet düzeyinde bu koşulu kabul etmiş görünüyor. Gelen tepkiler üzerine Başbakan Erdoğan krediyi istersek kullanırız, istemezsek kullanmayız, diyerek, bir esneklik payı bıraktı.
Bu durumda, Türkiye'nin koşullu krediyi kullanması kolay görünmüyor.
Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök de, koşulu anlamsız bulduklarını ve iki konunun birbirinden ayrılması gerektiğini söyledi.
Koşullu kredinin kullanılmaması, buna karşılık Kuzey Irak'ta ABD ile ortak biçimde girişimlerde bulunması daha yüksek bir olasılık gibi görülebilir.
Koşullu krediye TBMM'nin tepkili olacağı ve anlaşmanın TBMM'den geçmesi konusunda ısrar edeceğini de söyleyebiliriz.
ABD'nin dün açıklanan mutabakatta olduğu gibi Ankara'nın beklentilerini karşılaması gerekli.
Ankara, egemenlik hakkını gölgeleyecek hiçbir koşula evet demek zorunda değil. 1 Mart öncesinde olduğu gibi bugün de, ABD'nin Türkiye'ye olan ihtiyacı devam ediyor.
Türkiye önce kendi ulusal çıkarlarını ön planda tutarak davranabilecek güce sahip.
Önemli olan bu gücünün farkında olması ve hükümetin buna uygun davranması...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025