Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD yönetiminin şahin kanadından olduğu bilinen Rice, selefi Powella göre daha fazla sertlik yanlısı olarak tanınıyor. Powellın yerine Riceın tercih edilmesinin nedeni de bu...Rice döneminde ABDnin Ortadoğu politikası nasıl olacak?Bunun izlerini Başkan Bushun konuşmasında görmek mümkün. Irakta henüz istikrar sağlayamayan Bush, sonraki hedeflerini de gösterdi:İran ve Suriye...Rice, İranın, bölgedeki değişimin dışında kalamayacağını ifade etti. Bu söylemde, Irakta yaşananların arzu edilen değişim ve gelişim olduğu havası var. Ancak, gerçek öyle değil. Irakta ne olduğu ve ne olacağı henüz belirsiz. Bu koşullarda yapılan yarım yamalak seçimlere bakarak, Iraka demokrasinin ve özgürlüğün geldiğini söylemek elbette mümkün değil. Irak bir sorun fıçısı biçiminde duruyor. Ne yöne patlayacağını kestirmek de zor.ABD Başkanı Bushun İran halkına yaptığı, "isyan edin" çağrısı, Beyaz Sarayın -şimdilik- İranı Irak gibi işgal etmeye girişmeyeceğini gösteriyor. Koşulların farklılığı ve ağırlığını Beyaz Saray da görüyor olsa gerek. Bu nedenle ilk aşamada ayaklanma çağrısına yöneldi. Böyle bir iç hareket yaratarak, yönetimi zayıf düşürmeyi ilk hedef olarak seçtikleri belli. Tabii, bu yine ABDnin İrana nokta vuruşlar yapması olasılığını ortadan kaldırmıyor.Irakta gelinen nokta, İran ve diğer Ortadoğu ülkelerine örnek demokrasi, örnek özgürlük olarak gösterilecek bir durum değil...ABDnin bu durumu başarı olarak sunması da inandırıcı olmayacaktır.Türkiye açısından duruma baktığımızda ise görünen şudur:Ankara, ABDden beklentilerinin hiçbirine karşılık alamamıştır. Washington, 1 Mart tezkeresinin reddinden sonra, Irak politikasını oluştururken, Ankarayı devredışı bırakmıştır. Türkiyenin kaygılarını dikkate almamıştır. Kuzey Iraktaki gelişmelerin, Türkiyenin lehine olmadığı Ankara tarafından sıkça dile getirilmiş olsa da ABD, Kürt gruplarla birlikte bildiğini okumuştur. Bu tutum, Kerkük sorunu için de, PKK için de geçerlidir.Rice döneminde Washingtonun bu tutumunun değişmesini beklemek için görünen bir neden yoktur. Aksine, Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülüğünden gelen mesajlar, Türkiyenin, genel olarak Kuzey Irak, özel olarak da Kerkükle ilgili talep ve beklentilerinin haklı olmadığı yolundadır."Siz Kerküke karışırsanız, Araplar Hatay, Kürtler de Diyarbakır ve Van üzerinde hak talep ederler" yollu açıklama yapan Talabaninin bu biraz da tehdit kokan yaklaşımının, ABDye çok ters geleceğini söylemek zordur. Kaldı ki, Talabani ve Barzaniyi üst perdeden konuşturan gücün ABD olduğunu da unutmamak gerekir. Böyle konuşabilmelerini sağlayan, ABDden aldıkları güvencedir.Washingtonun tercihleri böyle olduğu sürece, Türk - Amerikan ilişkilerinin Rice döneminde düzeleceğini, yakınlaşacağını ve giderek örtüşeceğini beklemek gerçekçi değildir.Beyaz Sarayın, "ya benden yanasın, ya karşı taraftan" söylemi hâlâ geçerli görünmektedir. Türkiyeye ise, "karşı taraftansın" denmese bile, "benden yanasın" muamelesi yapılmadığı açıktır...Rice dönemi, Ankara için Irak kaynaklı sorunların çözümünü sağlamak bir yana, İran ve Suriye kaynaklı yeni sorunlar doğurmaya adaydır... fbila@milliyet.com.tr ABD Dışişleri Bakanlığı görevini devralan Condoleezza Rice, Avrupa -Ortadoğu turuna başladı. Bu kapsamda Ankaraya geldi.