Sezer, Şemdinli olaylarıyla ilgili bilgi aldığını ancak soruşturmayı beklemek gerektiğini söylemekle yetinirken, hukukçu kimliğiyle ısrarlı sorularımıza yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri töreni nedeniyle verdiği resepsiyonda öne çıkan iki konu Şemdinli olayları ve AİHM'nin türban kararıydı. Sezer, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "AİHM kararıyla nokta konulmuştur görüşü art niyetlidir" açıklamasından kısa bir süre sonra yaptığı değerlendirmeyle Başbakan'dan çok farklı düşündüğünü vurguladı.Cumhurbaşkanı, AİHM kararının bağlayıcı olup olmadığı, hukuki açıdan bu konunun kapanıp kapanmadığı yolundaki sorulara şu karşılığı verdi:"AİHM kararı bağlayıcıdır. Bunda kuşku yok. Avrupa Birliği'nden gelen her isteği 'çok gereklidir' diye hemen yerine getirmeye çalışanların Avrupa'nın en yüksek mahkemesinin bu kararı karşısındaki tavırlarını takdirlerinize bırakıyorum. AİHM kararından önce kendi mahkememizin kararı var. Konu zaten Anayasa Mahkeme'mizin kararıyla kapanmıştı. Anayasa'nın 153. maddesi var, herkesi, her kurumu bağlıyor. Bu nedenle zaten bitmiş bir konuydu." 'Konu kapandı' "Şayet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden tersine karar çıksaydı düşünmek lazımdı" diyen Sezer, Anayasa Mahkemesi'nin kararında; konuyu değiştirilemez maddeler arasında olan 2. maddeye, dolayısıyla laiklik ilkesine aykırı bulduğunu anımsattı ve bu nedenle Anayasa'da bir değişiklik yapılamayacağını vurguladı. Sezer'in yorumu şöyle oldu:"Anayasa Mahkemesi, üniversitelerde türbanı 2. maddeye aykırı buldu. Bu laiklik ilkesidir. Anayasa'nın 2. maddesi değiştirilemez maddedir. Türban konusunda Anayasa'yı değiştirmek için 2. maddeyi değiştirmek gerekir, bu da mümkün değildir. '2. madde değil de 42. madde değiştirilerek yapılabilir diyenler oluyor' ama 42. madde de 2. maddenin özünü zedeleyecek şekilde değiştirilemez."Sezer, kararların sadece üniversiteler için mi yoksa bütün kamusal alanlar için mi geçerli olacağına ilişkin bir soruya da, "Üniversiteler için bu kararı veren mahkemeler diğer alanlar için haydi haydi verirler. Diğer alanlarla ilgili davalar açılırsa, yine aynı kararlar çıkar" yanıtını verdi. Laiklik maddesi Komutanlara yöneltilen sorular ise, Şemdinli olayları ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın brövesinden Atatürk figürünün çıkarılmasıydı. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, Şemdinli olaylarıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:"Biz idari yönden hemen soruşturma başlattık. Arkadaşlar hemen gittiler. Tabii olayın adli soruşturmasını adli merciler yapıyor. Bunu beklemek lazım. Bu soruşturma durumu ortaya koyacaktır. Ben, personelimi ne suçlarım ne korurum."Org. Özkök, "Araçtan astsubay kimliği çıkmasına ne diyorsunuz?" sorusuna ise, "O bölgede birçok görevli var. Bu olabilir. Her personelin kimliği vardır" yanıtını verdi.Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt da, olayı yargı mekanizmasının aydınlığa çıkaracağını belirttikten sonra, basına fotoğrafı yansıyan astsubayı tanıdığını belirtti. Büyükanıt, "Kürtçe bilen, Kuzey Irak'ta çok değerli bir askerdir. Orada ben görev yaparken yanı başımdaydı. Tabii ki şu aşamada sürmekte olan soruşturmaya saygımız var, sonucunu biz de bekliyoruz" dedi. 'Ne suçlarım, ne korurum' Jandarma Genel Komutanı Org. Fevzi Türkeri ise, Şemdinli'nin çok hassas bir bölge olduğunu vurgulayarak, "Olay yargıya intikal etmiştir. Savcı olaya el koymuştur. Suçlu kimse cezasını çeker. Ancak provokasyona dikkat etmek gerekiyor. Bu bölgede PKK daha önce de çok provokasyon yaptı. Halkımızın, bu provokasyonlara gelmemesi, sağduyulu davranması çok önemli. Bu bölge sınırlara çok yakın bir bölgedir. Unutmamak gerekir ki, PKK ilk eylemini Şemdinli-Eruh'ta yaptı. Halkı galeyana getirmemek gerekir" diye konuştu.Türkeri, Şemdinli olayları ile Susurluk arasında bağlantı kurulamayacağını belirterek, "Susurluk gibi değil, lokal bir olay" dedi. 'Susurluk değil' Özkök, bröveden Atatürk'ün Kocatepe figürünün çıkarılmasıyla ilgili eleştirileri anımsatan gazetecilere şu yanıtı verdi:"Zaten bir açıklama yaptık, internet sitesine koyduk. Bizim Atatürkümüz (eliyle kalbini göstererek) bizim kalbimizin üzerindedir, yüreğimizde, ondan da önce beynimizdedir.(Özkök, ayrıca üniformasının sol üst cebinin kapağındaki Atatürk rozetini de eliyle göstererek, "Zaten taşıyoruz" dedi.)Büyükanıt ise şöyle konuştu:"Önceki brövedeki figürleri bilen var mı? Kılıç, silah, ok ne varsa doluydu. Bunların ortasında biraz geride küçük bir Atatürk görüntüsü vardı, belli belirsiz, uzaktan görünemiyordu. Onun yerine öteki kuvvet komutanlıklarında olduğu gibi daha sade bir bröve yaptık. Bu brövede Türk bayrağı vardır. Bu bröve sadece komutanlık karargâhında takılıyor, kıtalarda değil. Üstelik eski brövedeki Atatürk figürünün başı hafif ayrı gibi duruyordu. Şimdi bu defne yaprağına Yunan figürü diyorlar. Eğer öyleyse ben Yunanlıyım. Ne ilgisi var? Üstelik (cep kapağındaki Atatürk rozetini göstererek) brövenin hemen üstünde bayraklı Atatürk rozeti var. Bu yetmez mi? Tartışmaları anlamıyorum. Ama sevindirici tarafı şu ki, halkımız yerine göre Atatürk'ü bize kızacak kadar seviyor." fbila@milliyet.com.tr 'Ata kalbimizde'