Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün "kısıtlanmış yetki"den söz etmesi nedeniyle başlayan tartışmada Çiçek, yetkiyle ilgili bir sorun varsa bunun kolayca çözülebileceği kanısında. Konuya ceza hukuku açısından bakılıyorsa, ek yetki talebinin iki anlamı olabileceğini söylüyor:1- Ya olmayan bir ceza düzenlemesi istenir,2- Veya mevcut cezalar az görülüyordur, artırılması istenir.Çiçek, her iki olasılık için de hükümetin ve TBMM'nin gereğini hep yaptığını, bugün bir ihtiyaç varsa onun da kuşkusuz karşılanacağını belirtiyor. Böylece Org. Özkök'ün "sitem" gibi algılanan sözlerinde bir talep varsa, bunun karşılanacağı mesajını veriyor. Bu talebin dile getirilmesi için de MGK başta olmak üzere birçok zeminin mevcut olduğuna dikkat çekiyor. Çiçek, talep olaydan sonra devreye giren hukukla değil de olaydan önce önleyici önlemlerle ilgiliyse bunu da karşılayacaklarını, bu nevi taleplerin ise daha çok idari olacağına dikkat çekiyor. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, terördeki tırmanışta temel sorunun yetkiden çok Kuzey Irak'taki durum ve dış destek olduğunu düşünüyor. Çiçek, bugün tırmanan terörün hukuki düzenlemelerin eksikliğinden çok dış destekten kaynaklandığını, bunun nedeninin ise 1990'larda aranması gerektiğini vurgularken, Kuzey Irak'taki otorite boşluğunun ne zaman, neden ve nasıl oluştuğu üzerinde durmak gerektiğini belirtiyor. Çiçek, bu değerlendirmeyi yaparken, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "haklı çıktığı" mesajını veriyor ve şöyle diyor:"Terördeki sıkıntı dış destektir. Nedenini görmek için 1990'lara gitmek lazım. Bugün bize devlet, asker yetki ister diye eleştiri yöneltenlerin 90'larda neler söylediklerine bakmak gerekir. Özal düşmanlığı uğruna Türkiye'nin çıkarlarını heba ettiler. Kuzey Irak'ta otorite boşluğu ne zaman meydana geldi? Bu soruya cevap versinler. Bence, Türkiye'nin 1990'lardan başlayarak Irak politikasını gözden geçirmesi gerekir."Çiçek, bu değerlendirmeyi yaparken görüşmemize katılan danışmanı, "Sayın Bakan, bunları muhalefet için söylüyorsunuz değil mi?" diye araya girse de, Bakan'ın gösterdiği adresin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olduğu belli oluyor.Çiçek, "Özal düşmanlığı uğruna ülke çıkarlarının heba edilmesi" ifadesini biraz daha açmasını istediğimde, "Bunu söylemekle yetineyim" yanıtını veriyor.Çiçek, açmak istemese de 1991 Körfez Savaşı öncesinde Özal'ın, Türkiye'nin ABD ile birlikte hareket etmeyi, hatta Kuzey Irak'a ABD ile Türkiye'nin girmesi gerektiğini savunduğu ve bu tartışmalar içinde dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay'ın istifa ettiği belleklerde taze...Buradan Çiçek'in de o zaman olduğu gibi bugün de ABD ile hareket etmeyi Türkiye'nin çıkarlarına uygun gördüğü, 1 Mart tezkeresiyle ilgili olarak aynı düşünceyi koruduğu sonucuna varmak mümkün. Özal düşmanlığı Cemil Çiçek, ayrıca 10 Ağustos 1999 tarihinde TBMM'ye arkadaşlarıyla verdiği genel görüşme önergesinin gerekçesini de hatırlatıyor. Çiçek, o tarihte gerekçede şu öngörülere yer veriyor:"Türkiye birkaç yıldan beri iç politika sorunları, seçimler, yeni hükümet çalışmaları ekonomik ve sosyal rahatsızlıklarla uğraşırken dış politikada çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Özellikle Kuzey Irak'ta meydana gelen gelişmeler, ABD'nin inisiyatifinde ve hatta yönlendirmesinde başlayan süreç, Türkiye'nin milli güvenliğini, toprak bütünlüğünü, hatta bu süreç başarıyla tamamlanırsa, devletin üniter yapısını etkileyecek mahiyet ve derinlik kazanmaktadır.Kuzey Irak'taki aşiret reisleri Barzani ve Talabani sık sık ABD'ye çağrılmakta, aralarındaki ihtilaf sona erdirilerek Kuzey Irak için yeni statünün tesisi noktasında yoğun çabalar harcanmaktadır. Bunda epey mesafe alındığı da aşikârdır. Nitekim, bu bölgede seçimler yapılmakta, parlamento ve hükümet kurulmaktadır. İç güvenliği sağlayacak birimler oluşmuş bulunmaktadır. İhtilaflar, bu bölgede, Irak kanunlarına göre değil, yerel anlayış ve kurallara göre çoğu zaman çözülmektedir. Barzani ve Talabani'nin silahlı güçleri giderek, silahlı kuvvetler standardına yükseltilmektedir.Bunlara ilaveten geçen günlerde Barzani'nin yeni bir bayrak çekeceği ve milli marşını ilan edeceği açıklanmıştır. Bir süre sonra da kendi adına para basacağı iddiaları vardır.Bütün bu gelişmelerin nereye gittiği açıktır. Türkiye'nin çoğu zaman bu konuda yeterli müdahalelerde bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Ortadoğu'da başlayan barış süreci bir süre sonra bu bölgede müstakil bir devletin kurulmasına yardımcı olabilir. Türkiye, bir başka bölgede uğraşırken, Kuzey Irak'ta bir emrivakiyle karşı karşıya kalabilir.Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması, Kuzey Irak'taki Türkmen varlığını ve neticede kendi milli güvenliğini, toprak bütünlüğünü üniter devlet yapısını koruyabilmesi açısından Kuzey Irak'ta olup bitenleri ciddiyetle takip etmesi, TBMM'nin olumlu katkılarının sağlanması, uyguladığı politikaları bir de TBMM zemininde gözden geçirmesi şarttır." Çiçek'in bugünleri o günden gördüğü, önerge gerekçesinden anlaşılıyor. Adalet Bakanı, önergesindeki bu görüşlerin bugün de arkasında olduğunu söylemekle yetiniyor. 1999'daki öngörüleri Çiçek, Org. Özkök'ün sözünden hareketle başlayan "yetki" konusunu değerlendirirken şöyle konuşuyor:"Bir ihtiyaç varsa kuşkusuz karşılanır. Bu hep böyle olmuştur. Konu terörle mücadele olunca hükümet, TBMM elbette ihtiyaçları karşılar. Bu tartışmalar içinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıpratılmaması gerekir. Ordunun yedeği yok. Yargının da yedeği yok. Bu kurumlarımızın özenle korunması gerekir. Bu kurumlarımızın yıpratılmasını istemeyiz. TSK bir istesin milletimiz bin verir. Bizim de anlayışımız budur."Çiçek, terörle mücadelenin topyekûn yapılması gerektiğini, bu mücadelede sadece asker-polis gibi güvenlik güçlerine değil, başta hükümet, TBMM olmak üzere bütün kurumlara, iktidarıyla, muhalefetiyle, muhtarıyla, apartman yöneticisiyle herkese ve her kesime görev düştüğünü savunuyor. fbila@milliyet.com.tr 'Ordunun yedeği yok'