Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Tunceli Valisi Mustafa Yaman hakkında İçişleri Bakanlığı’na bildirimde bulunma kararı aldı.
Kararın iki gerekçesi var:
1- İl Özel İdare Binası’nda AKP’ye ait pankartların bulunması,
2- YSK’nın aksi yöndeki kararına rağmen, beyaz eşya ve mobilya dağıtımına devam edilmesi.
YSK’nın bu iki gerekçeyle aldığı karardaki şu ifadeler bir vali için üzücü ve düşündürücü:
“Bu kararımız sonrasında da (dağıtımın durdurulması) Tunceli’de yardımlara devam edildiği, ayrıca, İl Özel İdaresi binasında cumhuriyet başsavcılığınca bir partiye ait pankartların bulunması üzerine de yeni bir soruşturmanın başlatıldığı anlaşılmıştır. Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’na göre, faaliyette bulunan vakfın başkanı olan Tunceli Valisi’nin YSK’nın seçim düzenine ve dürüstlüğüne ilişkin kararlarını uygulamakta gösterdiği duyarsızlığın idari ve disiplin yönünden gereğinin takdir ve ifası isteğiyle İçişleri Bakanlığı’na bildirilmesi kararlaştırılmıştır.”
YSK’nın kararı Tunceli Valisi için ağır ifadeler taşıyor. Valilik gibi yüksek ve istisnai bir meslek açısından yaralayıcı bir bildirim. Vali Mustafa Yaman’ın düştüğü durum, sadece kendisini değil tüm valileri düşündürmeli.

Vali uymazsa
Yüksek Seçim Kurulu kararına bir vali uymazsa, kim uyacak? Vali, kanunları ve yargı kararlarını uygulamakla sorumlu biri olarak, “duyarsız” davranırsa, diğer kamu görevlileri de kendilerinde bu “hakkı” görmezler mi?
Valiyi belediye başkanından ayıran temel özellik, bir siyasi partiyi ve hükümeti değil, devleti temsil etmesidir. Vali, ilin en yüksek mülki amiridir. O ilde esas itibarıyla cumhurbaşkanını temsil eder. Tıpkı büyükelçilerin yurtdışında devleti, cumhurbaşkanını temsil etmeleri gibi.
Bu nedenle de valiler, tam tarafsızlık içinde olmak zorundadırlar. Siyasi faaliyette bulunamayacakları gibi hiçbir siyasi partiyle özel bir yakınlık da kuramazlar. İstisnai atamalar dışında, mesleğe giriş sınavıyla, maiyet memuru olarak göreve başlarlar ve devlet adamı olarak yetiştirilirler. Görev yaptıkları süre boyunca da bu özelliklerini korumakla sorumludurlar.

Vali yargıyı dinler
Tunceli Valisi’nin “Her eve beyaz bir eşya kampanyası”nı seçim sürecinde yürütmesi YSK tarafından seçmeni etkileme girişimi olarak değerlendirildi. Bu saptama YSK kararında, “seçmen vatandaşlara yasada belirtilen amaçları aşar nitelikte beyaz eşya ve mobilya dağıtılması” biçiminde ifade edildi. Ve dağıtımın durdurulması kararlaştırıldı.
Tunceli Valisi’nin, YSK’nın 7 Şubat 2009 günlü kararından sonra dağıtımı durdurması gerekirdi. Ancak dağıtım durmadı. Vali, YSK’yı değil, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerini esas almış oldu. Valinin görevi, YSK’nın kararını uygulamaktır. Başbakan’ın da YSK kararının uygulanmasını sağlaması gerekirdi ve uygulanıp uygulanmadığını takip ettirmesi gerekirdi. Ancak tem tersi uygulandı.
Şimdi bir vali hakkında YSK, İçişleri Bakanlığı’na “gereğinin takdiri ve ifası” istemiyle başvuruyor.
Bir valinin bu duruma düşmemesi gerekirdi.