Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



New York'ta alınan sonuçla Türk tarafı, Rumlar ve Annan'la birlikte "tünel"e girmeyi kabul etmiş oldu.
Bu sonuç Türk tarafının başarısı olarak sunuluyor. "Zafer" diyenler de az değil...
Türkiye'nin hedefi, "birlikte tünele girmek" ise, bu hedef tutturulmuştur.
Bunun Türkiye ve Kıbrıs Türkleri için zafer olup olmadığını belirleyecek olan tünele giriş değil, çıkıştır. Başarının ölçüsü tünelden nasıl çıkılacağı olacaktır.
Şimdiden belli olan tek sonuç, Rum tarafının, içeride ne olursa olsun, tünelden AB üyesi olarak çıkacağıdır.
Türk tarafının ise nasıl çıkış yapacağı belli değildir.
Bu Ada'da yapılacak müzakerelerde varılacak sonuca bağlıdır. Kuşku yok ki, Kıbrıs treni tünelde ilerlerken, Türk tarafı mümkün olduğu kadar yaşamsal saydığı değişiklik önerilerini Rum tarafına kabul ettirme ve plana koydurmaya çaba gösterecektir.
Türk tarafı, Kıbrıs'ın iki milletten oluştuğunu, ikisinin de eşit egemen konumda olacakları, Kuzey'e geçecek Rum sayısının asgari düzeye çekilmesi, Ada'da sınırın düz çizgi olarak tutulması, Türk askerinin sürekli kalması gibi "olmazsa olmaz" olarak ilan edilen önerilerini Annan Planı'na geçirebilir mi?
Geçirmek için uğraş vereceği kuşkusuz ama, bu sonucu alması zayıf bir olasılıktır.
Nedeni ise Rum tarafının masaya daha güçlü oturacak olmasıdır. Rum tarafı, bu önerileri kabul etmese de, sonuçta iş Annan'a gidecek ve o zaten yazmış olduğu planını referanduma götürecektir. 1 Mayıs'ta AB'ye gireceği garantilenmiş olan Rum tarafının Lefkoşa'da Türk tarafına ödün vermesi için bir nedeni yoktur. Türkiye'nin veya ABD'nin baskılarına boyun eğmesi için de bir gerekçe mevcut değildir. Özetle müzakere üstünlüğü Rum tarafındadır.
Burada belirleyici soru şudur:
Ankara, olmazsa olmaz dediği önerileri Rum tarafına kabul ettirme şansını ne kadar görüyor? Annan Planı'nın bu haline razı mı?
Bu konuda bazı güvenceler alındığı söylentileri var. Ama, Rum tarafının direnmek için daha fazla nedeni ve gücü var. Rum tarafının bu gücünü üyelik garantisini kaldırmak dışında kıracak bir mekanizma görünmüyor. AB'nin de bunu yapmaya niyeti yok.
Tünelden tek çıkış olduğuna göre Ankara'nın New York'ta vardığı uzlaşmayla, aslında Annan Planı'nı kabul ettiği söylenebilir. Tünelde bunu değiştirmeye elbette çalışacaktır ama değiştiremezse de bu planla referanduma gitmeye razıdır. Ankara'da hükümetin bunu fazla dert etmeyeceği söylenebilir.
Bu koşullarda en yüksek olasılık, görüşme süreci sonunda, Annan Planı'nın bir iki kozmetik değişiklik dışında referanduma götürülmesi olduğudur.
Türk tarafı açısından gerçek başarı, tünelde, önerilerini Rum tarafına kabul ettirmektir.
Aksi halde Annan'ın dediği olur...