Zehirli atıkların yıllardır havaya ve toprağa karışması nedeniyle ciddi bir risk oluşturdukları ortaya çıktı.Bu riske karşın, varillerin gömülü olduğu bölgeye yakın yerleşim birimlerinde vatandaşların seracılık yaptıkları, bu toprağı ve suyu kullandıkları da anlaşıldı. O kadar ki, yakın çevredeki evlerin bahçelerinde bu atıklar için kullanılmış varil ve bidonlar görülüyor. Vatandaşların bu varil ve bidonları kullandıkları da belirlendi.Zehirli atıkları toprağa gömen sorumsuz zihniyet sahipleri, vatandaşları uyarma gereği bile duymamışlar. Keza, bu faaliyete dönük ciddi bir denetim olmadığı da gerçek. Ayrıca, idari mekanizma da, Çevre Bakanı Osman Pepe ve İstanbul Valisi Muammer Güler, bu yönde bazı bilgi ve belgelere sahip olduklarını açıkladılar. Demek ki, zehirli atıkların gömülmesinde veya dökülmesinde bazı yetkililer ve görevliler de işin içinde. Bakan ve Vali'nin söyleminden bir rüşvet kokusu alındığı da anlaşılıyor. Tuzla'da bulunan zehirli atık varilleri çıkarılıyor. Bu işlemin bir ay kadar süreceği tahmin ediliyor. Bu çalışma sırasında ortaya çıkan gaz sızıntısı bir operatörü ciddi biçimde etkiledi ve operatör tedaviye alındı. 1987'den beri Sinop sahillerine vuran zehirli atık yüklü varillerin yol açtığı risk ciddi boyutlarda.Türkiye Hepatoloji Vakfı Başkanı Prof. Dr. Özden Uzunalimoğlu ve Sinop Çevre Dostları Derneği tarafından, bu varillerin muhafaza edildiği yere en yakın Şeyhi köyünde yaptıkları kanser araştırmasının sonuçlarını duyurmuştuk.İki sivil toplum kuruluşunun böyle bilimsel bir çalışmaya öncülük etmeleri bir ilki oluşturuyor. Sadece eleştirmenin ve protesto etmenin dışında sivil toplum kuruluşlarının bilimsel çalışmalar yapmaları ve yaptırmalarının yararı bu çalışmayla ortaya çıktı. Şeyhi köyünde ölümlerin yüzde 48.93'ünün kanserden olması zehirli atıkların yarattığı kanser riski üzerinde ciddi biçimde durulması gerektiğini de ortaya koymuş oldu.Prof. Dr. Uzunalimoğlu başkanlığındaki bu çalışma devam ettirilecek. Bilim adamları bu kez yine Şeyhi köyündeki vatandaş üzerinde gen bozulması olup olmadığını araştıracaklar. Bu çalışma da ileriye dönük önlem alınmasını sağlayacak.Prof. Dr. Uzunalimoğlu, Prof. Dr. Güner Göymen ve Hale Özen'in bu köydeki kanser araştırmasının sonuçları Sağlık Bakanlığı'na ve Çevre Bakanlığı'na iletilmiş durumda.Bundan sonraki aşamada gen bozulmasıyla ilgili olarak yapılacak araştırmanın da sonuçları aynı kurumlara yansıtılacak.Bu iki sivil toplum kuruluşumuzun başlattıkları bilimsel çalışmaların, ilgili bakanlıklar ve üniversitelerce de desteklenmesi gerekiyor.Samsun 19 Mayıs Üniversitesi ve Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Türkiye'nin güçlü ve köklü iki büyük üniversitesi. Bu üniversitelerin bu tür çalışmalara destek vermeleri, bilim kurumu olmanın yüklediği bir sorumluluk.Sağlık ve Çevre bakanlıklarının da sorumluluk alanı kuşkusuz.Çevre bilincinin oluşturulması çalışmalarının, bir fantezi uğraş alanı olarak görülmesinin terk edilmesi gerekiyor. Çevre kirliliğinin insan sağlığı açısından yarattığı tehdit, Türkiye'de maalesef yaşanarak görüldü.Tuzla ve Sinop ders olmalı... fbila@milliyet.com.tr Örnek girişim