Her başarı mutluluk getirmez

21 Mayıs 2023

Genç yaşlarda okuduğum, hayatımı şekillendiren kitaplardan biri de Jack London’ın “Martin Eden”idir. Kendisi beni “Hayatta her neyi başarmak istiyorsan bunu bilgi ve emekle gerçekleştirebilirsin” öğretisiyle tanıştıran ilk romandır. Genç denizci Martin Eden’in ‘yazarlık’ hayali, aynı hayali kurduğum yıllarda karşıma çıkmış, hiç beklemediğim bir motivasyon sağlamıştı bana. Nitekim benim yazarlığımın anahtarları da bilgi ve emektir. O yaşlarda kitabı bu yönden okumuş, büyük heyecan duymuştum. Alt metinlerini fark etmem yıllar sonra Nietzche ve Jack London okumaları, incelemeleri sonunda ortaya çıktı. Ki onlar da çok değerlidir. 

Günde 17 saat gemilerde, zor şartlarda çalışan eğitimsiz ve yoksul bir gençtir Martin. Bir gün dövülmekten kurtardığı bir gencin zengin ailesinin üniversite öğrencisi kızı Ruth ile tanışır ve hayatı değişir. Ruth’un güzelliği bir yana, eğitimli ve kültürlü oluşundan çok etkilenir. Onun yönlendirmesiyle kitap okumaya başlar. Okudukça genişleyen

Yazının Devamı

Bir kitaplık ‘inci’si

14 Mayıs 2023

'Kelebek ömürlü’ süreli yayınlar içinde bir tanesi geçtiğimiz yıl 50 yaşına girdi: Türkiye’nin sanat gazeteciliğindeki öncü ismi Milliyet Sanat dergisi. 24 yıl önce kapısından girdiğim, muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine her kadrosunda çalıştığım. Ömrümün yarısına yakını bu kurumda geçti. Ekip arkadaşlarımla birlikte hazırladığımız dergiler hem Türkiye’de sanatın hem de kendi hayatlarımızın tanığı oldu. Tuğrul Eryılmaz’ın devrim niteliğindeki Tarkan kapağını hatırladığımda peşi sıra o dönemde neler yaşadığım tek tek gözümün önünden geçer. 2014’te derginin baskı günü Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Film Festivali’nde “Kış Uykusu” ile Altın Palmiye’yi kazanması üzerine derginin kapağını ve kapak yazısını baskıya saatler kala değiştirirken yaşadığım heyecan bugün gibi aklımda. Daha neler neler… Bundan bir buçuk yıl önce Milliyet Sanat’ın 50. yıl kutlamaları kapsamında hazırlanan “Türkiye’nin Sanat Hafızası – Milliyet Sanat

Yazının Devamı

Brezilya’nın “Kadının Adı Yok”u

7 Mayıs 2023

“İşin doğrusu, Euridice çok zekiydi. Elinin altına bir labaratuvar verin, size aşı bulurdu. Boş sayfalar verin, klasikler yazardı. Ama onun yerine kendisine kirli çamaşırlar veriliyordu.” Ne kadar tanıdık bir tanımlama değil mi? Varoluşunu gerçekleştirmesine izin verilmemiş, kendisi gibi olması engellenmiş kadını dört cümleyle izah eden bir alıntı. Kafka Yayınları’ndan çıkan Martha Batalha’nın yazdığı, çevirisini Seda Çıngay Mellor’un yaptığı “Bir Kadının Görünmez Yaşamı” adlı kitaptan bu alıntı. Bu mini paragraftan Brezilyalı Euridice’i çıkarıp yerine Ayşe, Fatma, Zuhal yazsak hiç yadırgamayız değil mi? Türkiye’deki kadının varlık sorununu da pür bir şekilde özetlemiyor mu bu birkaç cümle?

Doğduğu günden itibaren ileride bir yuva kurmak, kutsal annelik payesini almak, evini çekip çevirmek, eşine hayatı kolaylaştırmak üzere yetiştirilen ‘görünmez’liğe yazgılı kadınlar, dünyanın farklı coğrafyalarında kendilerine bir ‘ad’ aramaya devam ediyor. Euridice onlardan

Yazının Devamı

Bornova’da bir cennet replikası

30 Nisan 2023

Mattheys Köşkü küçük bir cennet replikası. Bahçesindeki ağaçlar, kuşlardan oluşan orkestranın seslendirdiği bitmeyen bir senfoniyle salınıyor. Kirlenen renkler içinde birinciliği beyaz kaparken tertemiz kalan yeşilin tüm tonlarıyla hükümranlık sürdüğü İzmir bahçelerinden biri. O kadar huzurlu ki.

Bu köşk güzel havasıyla, benzersiz doğasıyla sayfiye yeri olarak kullanılan Bornova’da 1780 yılında John Maltass tarafından yazlık olarak inşa edilmiş. 1840’ta kızı Eugenie Wood’a miras kalmış. Daha sonra da Eugenie Wood’un kızı Hortense Wood’a. Hortense, kadın hakları savunucusu, şair, yazar, ressam. Aynı zamanda bir Atatürk hayranı. Nitekim 1922’de Atatürk’ü köşkte ağırlamış. Halide Edib ve İsmet İnönü de onunla birlikte gelmişler. Köşkün duvarları imparatorluğun kaderini belirleyecek konuşmaların tanıklığını yapmış çok defalar.

240 yıllık tarihi olan bu köşk, yüz yıllar içinde eskidi, yıprandı. Anılarıyla birlikte onu restore edecek yeni ressamını bekleyip durdu. Sonunda, vaktiyle

Yazının Devamı

“Pal Sokağı Çocukları”nı okuyan çocuk kötü olmaz!

23 Nisan 2023

Bugün gibi aklımda. 10-11 yaşlarındayım. Odamdayım. Elimde Milliyet Yayınları’nın mavi ciltli çocuk serisinden çıkan, Ferenc Molnar’ın “Pal Sokağı Çocukları”. Soluk soluğa okuyorum. Ama aklım içeride, salonda yatan hasta babaannemde. Her 10-15 sayfada bir yanına gidiyorum, nefesini dinliyorum. Duyamazsam burnunu çekiyor ya da ayaklarını gıdıklıyorum. “Hayatta mı?” testi bu. Uykudan uyandırıldığı için kızan babaannemden azar işitiyorum her defasında. Canından beziyor 80’lerindeki yaşlı kadın. Üzülüyorum ama yapacak bir şey yok. 10-15 sayfa sonra kitabı bırakıp yine yanına koşuyorum testi yenilemek için. Bunun sebebi, bir ay kadar önce, babaannemi muayeneye gelen Dr. Muzaffer Amca’nın annemle babama “En fazla altı ay yaşar” dediğini duymam, kapı aralığından. Mide kanseri. Molnar’ın “Kafasındaki sorun, yaşamak ve ölmek sorunuydu. Bu büyük sorunu çözümleyecek yolu bulamıyordu” dediği Boka’yla aynı durumdayım. Yolu bulamıyorum.

Dünya çocuk klasikleri içinde “Pal

Yazının Devamı

Eve geri dönmek için

16 Nisan 2023

Bundan tam on ay önce bir doktor, bir hastanın hayatına değdi. Sihirli parmaklarıyla. Hekim hatası sonucu dikkate alınmamış ve giderek büyümüş hidrosefali (beyin omurilik sıvısının beyinde birikmesi, kafa içi basıncı artırması) nedeniyle, son üç yıldır bedenen yanımızda, ruhen uzaklarda olan babamın. Konuşamıyor, donuk gözlerle bakıyor, dengesini sağlayamıyordu. Haziran 2022’de geçirdiği hidrosefali ameliyatı sonrası ‘eve geri döndü’ babam. Ama nasıl özlemişiz. Sesini, o güzelim gülüşünü, esprilerini, bize soru sormasını, ağaçların budanması gerektiğini söylemesini, anneme duyduğu gecikmiş aşkı göstermesini, yemek seçmesini, yardımla da olsa yürümesini… Metafor değil, gerçekten babam üç yıl aradan sonra eve döndü. Çünkü bir doktor onun hayatına değdi: Prof. Dr. Talat Kırış.

Aynı doktor, beyaz önlüğünü çıkarıp, unvanlarını ve dünya çapındaki başarılarını bir kenara koyarak, bu defa kalemiyle değiyor hayatlarımıza. Doğan Kitap’tan yayımlanan

Yazının Devamı

Has edebiyat tutkunlarına bir bahar dalı

9 Nisan 2023

Orantısız bir yüz. Boyu 1.87. Çıkık bir üst çeneden fırlamış dişler. Alt çene desen hiç yok. Ağzını açtığında göze ilk çarpan geniş yer kaplayan pembe diş etleri. Büyük bir sırt, içe çökük göğüs kafesi. Aşırı bir zayıflık. Adı ise mahallenin taktığı şekliyle Kuru Kız. Ayfer Tunç’un Can Yayınları’ndan çıkan son romanıyla aynı adı taşıyan. Edebiyatın kadın karakterler galerisine benzersizliğiyle damga vuracak bir kadın.  

Daha ilk sayfalarda, Anadolu’nun küçük bir şehrinden kalkıp gittiği ‘dünyanın sonundaki şehir’ olarak bilinen Ushuaia’dan sesleniyor bize. Ushuaia, Arjantin’in Tierra Del Fiego-Ateş Toprakları eyaletinin başkenti. İyi de kim bu kız, orada ne işi var?  

Yoksul bir mahallede babası ve erkek kardeşiyle yaşıyor. Annesini küçük yaşta kaybettikten sonra evin bütün sorumluluğunu o üstlenmiş. Okulu lise yıllarında bırakmış. Elektrikçi olan babası bir kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkûm oluyor. Annenin ölümünden sonra

Yazının Devamı

Rüya gibi bir buluşma

2 Nisan 2023

Orhan Veli, belediye çukuruna düşüp beyin kanaması geçirdikten üç gün sonra 36 yaşında hayata veda ettiğinde, ardında gözü yaşlı pek çok kalem erbabı bırakır. Her biri bir şeyler yazar hakkında. Bir kişi vardır ki eli kaleme gitmez. Çocukluk arkadaşını kaybeden Garip akımının nevi şahsına münhasır ismi Halim Şefik Güzelson. Beş-altı ay sürer bu durum. Derken altıncı ayda hâlâ bir şey yazamamanın utancıyla akşam dokuzda şiir yazmak için oturur masaya. Sabahın dört buçuğuna dek uğraşır kelimelerle. Sonunda olur. Heyecanla eşini uyandırıp okur “Otopsi” adlı Orhan Veli’ye ağıdını. Eşi “Çok kötü” deyip uyur. Güzelson dışarı çıkıp deniz kenarındaki kahvelerden birinde oturup şiirinin güzel olduğuna inanarak demli bir çay içer. Gerçekten de güzeldir şiir:

“Morgda açılınca kafatası

Doktor beyler beyin gördüler

İndirince tenkafesine neşteri

Doktor beyler yürek gördüler

Yürekte ne gördüler dersiniz

Yürekte memleket gördüler

D&uum

Yazının Devamı