Çocuklu-ğumda, yeni yıla birkaç gün kala babam elinde Büyük Saatli Maarif Takvimi’yle gelir, annem onu mutfağının başköşesine asardı. Takvim yapraklarını koparma zevkini yaşayan annem olurdu hep. Sonra bana uzatır, ben de ne bulsa okuyan çocuklardan biri olarak, satır satır okurdum yapraklarda yazılı her şeyi... Yemek tariflerinden fıkralara, tarihi bilgilerden o gün doğan çocuklara verilecek isimlere, çeşitli konulardaki püf noktalarına, şiirlere, özlü sözlere kadar... Günün birinde yapraklarını koparma ayrıcalığının sadece bana ait olacağı bir takvim hayali kurardım niyeyse. Gel zaman git zaman büyüdük tabii... Evdeki odama, daha sonra kendi evime bu takvimlerden alacak kadar... Ama o artık bir nostalji malzemesiydi ve dijital hamlelerle çevriliyordu takvim yaprakları, saatlerde, bilgisayarlarda, cep telefonlarında... Sanki eskisinden daha hızlı akarken zaman.
Yine yeni yıla günler kaldı. İşyerindeki masamda, şahane bir takvim duruyor. Adı “Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi 2015”. İletişim Yayınları’ndan çıktı. Büyük Saatli Maarif Takvimi mantığında hazırlanmış. Editörlüğünü Levent Cantek yapmış. 50’den fazla yazar katkı vermiş takvime, 15 de çizer... Ön sayfalarda, çeşitli tarihlerdeki önemli olaylar yer alıyor. Hemen altlarında o olaylarla ilgili vinyetler... 365 günün her birinde Oğuz Atay’dan Murathan Mungan’a, İhsan Oktay Anar’dan Orhan Pamuk’a, Peyami Safa’dan Nâzım Hikmet’e, Türk edebiyatının önemli kalemlerinin haftanın o günüyle örtüşen alıntıları var... “Çarşamba günü sanki her şeyimiz tamdı” diyor Turgut Uyar, “Çok acı çeken biri vardı, şehrin tüm pazartesileri ona kapalıydı ve diğer günleri de...” diyor Füruzan, “... ayakkabının en şıkını, çorabın en fantezisini bulmak için bir cumartesi gününü dükkân dükkân gezmeye hasredebiliyordu” diyor Sabahattin Ali, “Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar” diyor Nâzım Hikmet...
Önemli olaylara gelince... 1891’in 1 Ocak’ında, ‘penaltı’ İngiltere’deki Stoke City-Notts maçındaki tartışmalar üzerine kural kitabına girmiş misal. 9 Aralık 1951’de Şişli Camii’nde Evita Peron için mevlit okunmuş, iyi mi? 10 Ekim 1991’de Pink Floyd, “The Wall” albümleriyle yaptıkları katkı nedeniyle, İngiliz Milli Tuğla Dağıtıcıları Birliği tarafından şeref listesine alınmış. Daha neler, neler...
Arka sayfalarda Türkçe edebiyattan yazarların ilk kez okuyacağınız hikâyeleri tefrika ediliyor. 25 Ekim Pazar günü Yekta Kopan’ın “Pençe” adlı öyküsü başlıyor sözgelimi, on dört gün boyunca devam ediyor. Bir öyküyü günlere böle böle okumak, tadını çıkara çıkara, ertesi günün merakına edebiyat katmak... Böyle incelikli şeylere ayıracak vakte sahip olmak... Ne güzel! Yine aynı sayfalarda Adalet Ağaoğlu’nun “Ölmeye Yatmak”ından tadımlık bir paragraf da var, Attilâ İlhan’ın “An Gelir” şiirinden bir bölüm de... Bunlar alıntıdan biraz daha hacimli... Velhasıl, Türk edebiyatına tadı damakta kalan yolculuklar yaptırıyor takvim size. O yazarı, o romanı, öyküyü, şiiri ne çok özlediğinizi fark ettiriyor. İllüstrasyonlarla da okuma zevki katlanıyor.
Artık sayfalarını ilk çeviren, ilk okuyan olacağım bir takvimim var... Ama bu takvimin yapraklarını koparmaya kıyamam ben. Annem koparsın yine...
