Zamanlama dikkat çekici.
Cumhurbaşkanı
"kararname darbesi"ne tam da Milli Güvenlik Kurulu öncesi bir kez daha güle güle diyerek,
"ilke"nin
"tağyir, tebdil ve ilgası"na kapıyı kapattı...
"Telkin"e açık değil,
"ilke"den yana tavır koydu.
. . .
"Normal" bir Cumhurbaşkanı tavrını,
"anormal"miş gibi sunanlar...
Hukuk ve demokrasi açısından
"anomali" sayılacak her şeyi bize
"normal" diye yutturmaya çalışanlar kendi açılarından haksız değildi ki.
Alışmışlardı, alıştırmışlardı, alışmıştık.
Bülent Bey'in öfkesi buna.
Geçenlerde,
"İçim titredi" başlıklı yazıda sıralanan hiçbir anormalliğe, hukuksuzluğa öfkelenmeyen, sözde
"içine sindiremedikleri"ni fiilen vicdanına kabul ettiren
Ecevit, parlıyor, gürlüyor, gürüldüyor.
Çünkü
"o adam"ı oraya kendisi seçti.
. . .
Demirel'in bir ülkeyi
"kerizmatik" yapan karizmasıyla tıpış tıpış yürüyordu. Ama madem ki,
"karizma" artık seçilemeyecekti; işte bir
"hükümet memuru"!Tepkisi, daha doğrusu öfkesi,
"memur" sandığının, cumhurbaşkanı çıkmasınadır. Cumhurbaşkanı çıkıp sorgusuz sualsiz keyfi memur kıyımı hedefleyen
"iktidar darbesi"ne
"olanaksız bir olasılık" demesinedir.
"Tek başına, tabansız" zannettiğinin, hukuk ve
"cumhur" ile mutabık olmasınadır.
Halkın çoğunluğunun benimsediğine öfkelenen bir
"Halkçı Ecevit".. . .
Bırakın hukuk mantığını filan,
Ecevit'in Cumhurbaşkanı'na, feshettiği parti ilçe teşkilatını azarlarcasına çıkışması, Aristo mantığına bile aykırı!
Birkaç ay önce,
"çok değerli hukukçu" diyerek aday yaptığı ve
"milli mutabakat" aradığı kişiyi, şimdi rejimi, devleti dinamitlemekle suçluyor.
Allah uzun ömürler ve sıhhat ve afiyet versin ama, hepimiz
Bülent Bey kadar unutkan olmaya mecbur muyuz!
Değiliz.
Genciz. Güzeliz!
Unutmamaya, hatırlamaya, sezmeye, umut etmeye başladık.
Bir zamanlar...
"Umudumuz Ecevit" vardı.
Ecevit gitti...
"Umudumuz" baki kaldı.
Yeter! İhtiras ve (çok) sinir sistemlerinizin fırtınalarıyla içine etmeyin lütfen!
Not: Özür dileyerek, Dipsiz Kuyu'ya bir hafta ara veriyorum. İyi dileklerimle.
Yazara E-Posta:
umur.talu@milliyet.com.tr