Uzaktan ufak tefecik görünse bile, Belçika, casusların tabiri yerindeyse ‘cirit attığı’ bir ülke. Avrupa Birliği (AB), NATO, Dünya Gümrükler Birliği, Eurocontrol, Enerji Sözleşmesi, Afrika Birliği Genel Sekreterliği gibi önemli kurumlara ev sahipliği yapan Belçika, Güneyde Fransa’yla, Kuzeyde Hollanda’yla, Doğu’da da Almanya’yla sınırdaş. İngiltere de hemen yanıbaşında. 184 ülkenin temsil edildiği, 26 bin diplomatın ağırlıklı olarak Brüksel’de görev yaptığı ve bu kadar önemli kurumlara ev sahipliği yapan bir ülkede kuşkusuz casusluk faaliyetleri de mevcut. Zira Washington, New York, Londra, Cenevre gibi, dünyada etkili olan karar alma mekanizmalarına ev sahipliği yapan Belçika, NATO ve AB’ye üye olmayan ülkelerin istihbarat birimleri için çok çekici bir ülke konumunda.
Nitekim dünya basınında düzenli olarak Belçika’da meydana gelen, üçüncü ülkeler tarafından yürütülen casusluk veya istihbarat faaliyetleri ile ilgili haberlere yer
Aslında 2022 yılının iyi başlaması gerekiyordu. Pandemi sürecinin geride kaldığı, dünyanın normalleştiği bir döneme girmemiz bekleniyordu.
Dünyanın gözle görülür gündemiyle sınırlı bir açıdan bakıldığında, yeniden ‘toz pembe’ bir dünyaya kavuşacaktık. Avrupa kıtasında, toz pembe bir dünya gündemi demek, öngörülebilir bir dünya gündemi anlamına geliyor. Plan ve programın işlediği, tatillerin belli olduğu, sınırlamaların kalktığı ve özgürlük hissinin yeniden sağlandığı bir dünya. Kısıtlamaların olmadığı, insanların az ya da çok paralarını diledikleri gibi harcadıkları, zamanlarını istedikleri gibi kullandıkları, sorumluluk ve mecburiyetlerinin de asgari seviyede olduğu bir dünya...
Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte 2022 yılının ilk çeyreğinde yine gündem alt üst oldu. Oysa ABD istihbarat birimleri 2021’nin son çeyreğinden itibaren Avrupalı meslektaşlarına Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik emelleri hakkında uyarılarda bulunmuştu. Hatta Washington Post’un kıdemli savunma,
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin Washington temasları Avrupa Birliği’nde (AB) çok geniş tartışmalara neden oldu. Rusya-Ukrayna savaşının başladığı tarihten bu yana ilk defa ülkesinden ayrılan Zelenskiy’nin sanki AB’yi kale almayan tavırları Brüksel’de çokça tartışıldı.
Zelenskiy’nin Washington’a kamuflaj pantolonuyla gitmesi ve Oval Ofis’teki haki ağırlıklı ‘kıyafet tarzı’ bir yana, Biden’la görüşmek üzere kendisine sunulan lojistik imkanlar ile AB’yi diplomatik açıdan ‘istiskal’ etmesi Brüksel’de hiç iyi bir şekilde karşılanmadı.
Zelenskiy’nin Washington’a güvenli bir şekilde ulaşması Amerika Birleşik Devletleri’nin lojistiği ve AB ülkelerinin desteğiyle sağlandı. Oysa Ukrayna’ya komşu olan Polonya üzerinden ABD’ye havalanan Zelenskiy’nin önce Polonya Cumhurbaşkanı’yla görüşmemiş olması, Brüksel’e bir ziyaret gerçekleştirmeden ABD’ye havalanması çok tartışıldı. Zelenskiy AB’ye karşı züppe bir tavır
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı sürdürdüğü savaşta ABD bir taraftan Kiev yönetimine askeri ve insani yardım desteğinde bulunuyor, diğer yandan da Ukrayna’nın yeniden imarı konusunda şimdiden kolları sıvamış durumda. ABD’nin Avrupa ve dünyadaki sair elçiliklerindeki bir çok ticaret ataşesi, Ukrayna’nın savaş sonrası imarı konusunda önemli çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Washington yönetimi Ukrayna’ya vermiş olduğu askeri yardımın en az 3 katını yeniden imar için harcamayı hedefliyor. Bu çerçevede Ukrayna’ya 55 milyar doları aşkın bir meblağ harcayan ABD, ülkenin yeniden imarı için de doğrudan 160 milyar dolar, uluslararası örgütlerin kredi desteğiyle de 350 milyar dolar harcamayı hedefliyor. Geçtiğimiz hafta savaş sonrası ülkesinin yeniden imarı için 350 milyar dolar değil, 750 milyar dolara ihtiyaç duyacaklarını açıklayan Volodimir Zelenskiy de şimdiden savaş sonrası dönemin hazırlığını yapıyor. Bu arada Rusya, Ukrayna’yı acımasızca yıkmaya devam ediyor.
Uzun süre ABD’nin
Başlık itibariyle yazının başlığının ‘savaş masada mı, cephede mi kazanılır’ sorusuna cevap niteliğinde olduğu düşünülebilir. Ancak konu henüz barışa yönelik olarak müzakere masasına gelmedi bile. Malum Rusya, 24 Şubat 2022’de açtığı savaşta Ukrayna’nın Donbas bölgesini kısmen ele geçirdi. Ancak cephede büyük hezimetlerle karşı karşıya kaldı.
Rusya’nın cepheye gönderdiği askerlerin niteliği fevkalade kötü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bile kamuoyuna yaptığı açıklamada cephede bulunan birliklerden bazı askerlerin firar ettiğini itiraf etti. Sayılarını azımsayarak ‘marjinal’ olduğunu söyledi. Mühimmat, gereç ve insan kaynakları sıkıntısı çeken Rus ordusu, Donbas bölgelerinde de cephe hattını zor muhafaza ediyor. Herson’u kaybeden Rusya, Donbas’ın kuzeyinde Bakhmut bölgesinde ‘zevahiri kurtarma’ amacıyla Wagner grubu önderliğinde cepheyi sağlam tutmaya çalışıyor. Ayrıca Rus kamuoyu ile Ukrayna kamuoyuna yönelik olarak da cephenin derinliğinde, çok uzağında sadece
İki yıla aşkın bir süredir görevde bulunan ABD Başkanı Joe Biden ilk resmi devlet konuğunu nihayet ağırladı. Konuk Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron idi. Macron, Cumhurbaşkanlığı döneminde ABD’ye ikinci kez devlet ziyareti gerçekleştiriyor. Trump döneminde de Washington’a devlet ziyaretinde bulunmuştu. Bu sayede Macron, bir istisnaya imza atmış olmadı değil. Geleneksel olarak devlet ziyaretleri karşılıklı olarak sadece bir kez gerçekleştirilir.
Ancak Biden’in bu daveti çok da masum değildi. Ziyaret, yarım elma gönül alma misaliydi. Avustralya’nın denizaltı ihalesinde son anda Fransa’yı dışlayarak ABD yapımı denizaltılarını tercih etmesi, ABD’nin de buna müsebbip olması Paris ile Washington arasında ciddi gerginliğe neden olmuştu. Biden da gönlünü almak üzere Macron’un ikinci kez devlet ziyareti gerçekleştirmesine imkan tanıdı.
Denizaltı krizi artık geride kaldı. Fransa, ABD’nin olaydaki tavrını unutmadı, ancak derinlere gömdü. Asıl önemli olan mesele IRA. Bir başka deyişle ABD’nin Enflasyonla Mücadele Yasası. Bu yasanın
Ukrayna-Rusya savaşı tüm boyutlarıyla devam ediyor. Askeri cephede Ukrayna, ABD ve müttefiklerinin desteğiyle Herson kentini Rus işgalinden kurtardı. Şimdilik Herson hattındaki cephede büyük bir değişiklik yok. Rusya, Donbas’ın güneyinde hezimete uğramaya devam ediyor. Kuzey bölgesinde ve özellikle Malinivka, Liman, Zariçne ve Yamir bölgesinde Ruslar topçu ateşinin şiddetini önemli derecede artırdılar. Ukrayna askerleri bu bölgede mevzilerini şimdilik koruyabiliyorlar.
Diplomatik cephede Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Herson’daki galibiyet sayesinde henüz ateşkes veya müzakere masasına oturmaktan yana değil. Kendi açısından da hiç de haksız değil. Hatta, Rusya’nın 2014 yılında ilhak ettiği Kırım’ı yeniden kazanmayı hedeflediğini de açık bir şekilde dile getirdi. Ukrayna’nın bu isteği gerçekçi mi? Rusların Herson’da uğramış oldukları hezimetin ardından Ukrayna bir özgüven patlaması mı yaşıyor?
Ukrayna’ya yönelik olarak NATO müttefiklerinin desteği kesintisiz bir şekilde sürmeye devam ediyor.
Romanya’da düzenlenecek NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesi konuşan Genel Sekreter Jens Stoltenberg, Moskova’nın aşırı tepkileri ve şiddetli saldırılarının, Ukrayna’da savaşı kaybettiği anlamına geldiğini söyledi
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna’da savaşı kaybettiğini bu yüzden daha vahşice bir şekilde karşılık vermeye çalıştığını savundu.
29-30 Kasım tarihleri arasında Romanya’nın başkenti Bükreş’te yapılacak olan NATO gayri resmi Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesi basın mensuplarının karşısına çıkan Stoltenberg, Moskova yönetiminin Ukrayna’da şehirlere, sivillere ve altyapı sistemlerine yönelik seyir füzeleriyle düzenlediği saldırıları kınadı. Ukrayna’nın kışa korkunç bir şekilde başladığını dile getiren Stoltenberg, Rusya’nın bu tutumunun sadece Ukrayna’yı değil, Avrupa’nın yanı sıra dünyadaki gıda ve enerji fiyatlarını da etkilediğini vurguladı.
Herkesin Rusya-Ukrayna savaşında bedel ödediğini hatırlatan Stoltenberg, Avrupa ülkelerinin parayla, Ukrayna’nın ise canı ve kanıyla bedel