Dünde kaldı cancağızım, ne varsa darbeye dahil, şimdi “demokrasi” konuşmalıyız.
Daha fazla demokrasi...
4 mevsim demokrasi...
........................
Evet.
21. yüzyıl Türkiye’sinde -hâlâ- “darbe” söylemleri acı veriyor.
“Cemaat darbe girişimleri...”
“Yargı darbesi...”
“Ergenekon ve diğer darbe girişimi iddiaları...”
“Kumpas darbe tezgâhı...”
“TSK darbesi...”
“Postmodern darbe...”
“Saray darbesi...”
........................
Bu sonuncusu “yurtdışı odaklardan” da kaynaklanıyor.
İçlerinde ABD’nin eski fakat “derin Amerika”yla ilişkili büyükelçileri...
Bazı dişli ABD ve Avrupa gazeteleri de var.
Kimilerine göre ise “TSK içine sızmış olan Cemaatçi subaylar darbe hazırlığındalar...”
Genelkurmay Başkanlığı çok net ve düzeyli bir açıklama yaptı.
“TSK’nın demokrasiye bağlılığını ve görevini hukuk devleti çerçevesinde sürdürdüğünü” vurguladı.
Sadece söylentileri yalanlamakla kalmadı “demokrasi dersi” de vermiş oldu.
........................
Nerelerden bugünlere geldiğimizi daha net görebilmek için yakın tarihin sayfalarında dolaşalım...
Eski İstanbul milletvekili Fethi Akkoç gazetecilik arkadaşımdır.
Yıllarca Ankara’da beraber çalıştık.
Yazdığı “Ekose Etekli Levrek” kitabından alıntılar sunuyorum.
.........................
28 Eylül 1970 Salı... Yeni İstanbul gazetesinin Ankara Temsilciliği’ne -Teoman Erel askerde olduğu için vekâlet eden- Fethi Akkoç, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Doğan Koloğlu ile günlük konuşmalarından birini yapıyor.
Koloğlu söze Fethi’ye ‘şef’ diyerek başlayıp bir istekte bulunuyor:
‘Çok önemli bir yerden duydum, Nihat Erim başbakan olacakmış. Nihat Bey ile telefonla konuşup sorabilir misin?’
İktidarda 1969 seçimlerinde yüzde 50’nin üzerinde oy alarak sandıklardan çıkan AP (Adalet Partisi) vardır.
Partinin lideri Süleyman Demirel de Başbakan.
Fethi, Nihat Erim’i aramaz.
Ama...
Doğan Koloğlu bu isteğini birkaç kez tekrarlayınca Fethi Akkoç, Nihat Erim’e telefon eder, ‘Elçiye zeval olmaz’ diyerek Koloğlu’nun sorusunu iletir.
Erim şaşırır:
‘Nereden çıktı? Kimden duymuş?’
Karşılıklı gülüşürler, telefonu kapatırlar.
Aradan aylar geçer...
Aradan 6 ay geçer.
Bu arada Fethi Akkoç zaman zaman apartman komşusu Yarbay Yılmaz Aybak ile akşamları birkaç tek atmaktadır.
Bir gece Fethi Akkoç’a ‘Amerikalıların Ankara’da görevli Amerikalılar için Elmadağ’da atom sığınağı yaptığını’ söyler.
Zaman zaman böyle müthiş haber değeri olan bilgiler verir.
Ve...
Hepsi de doğru çıkar.
Gene böyle bir sohbette Yarbay Aybak, Fethi’ye, ‘3 Mart Çarşamba günü Hava Kuvvetleri’nin toplantı salonunda Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’ın başkanlığında, Ankara’daki bütün askeri birlikleri temsilen 3 bin kişilik toplantı yapılacağını’ söyler.
Haber yayımlanır.
Toplantıda Genelkurmay Başkanı Tağmaç’ın ‘General ve subayları demokratik rejimi korumaya davet edeceği’ bilgisi de vardır.
Ama o ne?
4 Mart sabahı gazeteler Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç’ın 3 bin subaya ‘gereken, gerektiği zaman yapılır’ söylemini manşet yapmıştır.
Şöyle demiştir:
‘Gerçekleri Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları iyi bilmekte ve olayları yakından takip etmektedir. Ümitsizliğe kapılmaya lüzum yok. Olayları yakından takip ediyoruz. Evlatlarımıza iftihar edecekleri bir Türkiye bırakacağız.’
...........................
Birkaç gün sonra Yüksek Askeri Konsey’i olağanüstü toplantıya çağıran Tağmaç Paşa’nın “Son bir şans veriyorum” söylemi gazetelerde yayımlanır.
Kime şans veriyor?
Siyasetçilere mi, yoksa TSK içinde -Doğan Avcıoğlu ve diğer sivillerle dirsek temasında olan- sol kanattaki “darbeci” subaylara mı?
Gece Fethi Akkoç, Yılmaz Yarbay’la karşılaşır.
Yılmaz Yarbay, aynen şöyle der:
‘O kadar olay var ki, sorma! İki gündür neler çektiğimizi bir bilsen. Faruk Paşa’nın (KK Komutanı) göbeğine tomson (Amerikan malı otomatik silah) dayandığından haberin var mı? Ama halloldu...’
Ve ekler:
‘Cuma günü öğlen ajansını dinle...’
Fethi sorar:
‘Bitti mi?’
Cevabı:
‘Evet.’
Fethi üsteler:
‘Amerika’nın okeyini aldınız mı?’
‘Ben Harrel Ankara’ya geldiğinde yanında 3 Amerikalı korgeneral daha olduğundan haberin var mı?’
............................
Gerçekten 12 Mart Cuma TRT’nin öğle ajanwsında Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla, Jandarma Genel Komutanı imzalarıyla askerin muhtırası okunur. Demirel hükümeti istifasını verir.
Yazının başına dönelim.
Nihat Erim, partisi CHP’den istifa ederek tarafsız başbakan yapılır askerler tarafında.
...........................
Evet...
Artık “darbe” konuşmamalı 2016 Türkiye’si. Bir de...
Her şeye “darbe” etiketi yapıştırılarak unutulması gereken kelimeyle yüz göz olmayı da bırakalım.