Tarih: 3 Nisan 2013...
11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Kuveyt gezisindedir.
Beraberindeki bir grup gazeteciyle konuşurken AYM (Anayasa Mahkemesi) için şöyle der:
“AYM’de bir zamanlar siyasi aidiyetlerine göre karar veriliyordu.
Memnuniyetle görüyorum ki 17 üyenin 10’unu ben atadım; 2’sini direkt atadım.
Eski üyeler ile benim atadığım üyelerin siyasi düşünceleri farklı olsa da önemli konularda kararların oybirliğiyle çıkıyor olması önemlidir.
Benim çok gurur duyduğum bir olaydır.”
.....................
O söylemin sonrasında 1 üyeyi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan atadı.
O halde AYM’nin 17 üyesinin 11’i Gül ve Erdoğan’ın atadıklarıdır.
Bu durumda 4 bakan için üyelerinin kesin çoğunluğu AK Parti’nin iki kurucusu tarafından atanmış AYM nasıl “tuzak” olabiliyor?
Sorunun cevabı zaten 11’e 6 rakamlarında...
Ayrıca yoruma gerek yok.
.....................
Öte yandan Meclis komisyonunda çoğunluğu oluşturan AK Partili milletvekillerinin oylarıyla “Yüce Divan’a gerek yok” kararının alınması başka bir olay.
Gerekçesi açıklanmadığı için buna da yorum yapmak zor.
“Hayır” oyu kullanan AK Partili milletvekillerinin vicdani kanaatleri ise, buna saygı duyarız.
Ancak...
Bazı iktidar mensuplarının şu söylemini kabul etmek mümkün değil:
“4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmeleri yanlış olur.
Çünkü...
AYM tarafsız değil AYM’ye göndermek tuzağına düşmeyiz.”
AK Parti’nin iki kurucusu, ilk iki başbakanı ve biri görev süresini tamamlamış, diğeri halen görevde olan iki cumhurbaşkanı tarafından 17 üyesinin 11’i bizzat atanmış AYM için bu söylem “gerekçe olabilir mi?”
.......................
Önümüzde en geç 29 Ocak’a kadar yapılacak Meclis oylaması var.
4 eski bakanın Yüce Divan’a sevki için “EVET” ya da “HAYIR” denecek.
Bütün muhalefet partileri hiç fire vermeden “EVET” deseler bile AK Parti oylarını aşacak çoğunluğa erişmek için 55 oya daha ihtiyaçları var.
Siyaset nabzını tutabilen kimse buna ihtimal veremez.
AK Parti fire verse bile bu sayının 55’i bulması hayaldir.
Meslek büyüğümüz Abdi İpekçi bu tür durumlarda sonuç önceden ne denli açık seçik görünse de bir “ihtiyat notu” koyardı; “Eğer çok büyük bir sürpriz olmazsa!..”
Bir başka meslek büyüğümüz öyle bir notun Abdi İpekçi’nin köşesine konulduğu günlerde şöyle takılırdı:
“- Saat kaç ?”
Saate bakıp söylerdik.
Misal; “5” demiş olalım.
Cevabı yapıştırırdı:
“Çok büyük bir sürprizle karşılaşmazsak 60 saniye sonra saat 5’i 1 geçiyor olacak.”
........................
En geç 29 Ocak’a kadar yapılacak Meclis’teki Yüce Divan oylamasında durum budur.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025