ABD Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden kendi topraklarına “doğrudan uçuşlarda” cep telefonundan büyük bilgisayarların yolcu yanında kalmasını yasakladı.
Bu ülkelerden biri de Türkiye...
Ardından...
İngiltere de hemen “aynı ülkelere” bu yasağı açıkladı.
...................
BİLGİSAYARLARI valize koymak uygulaması, THY’yi zorlayabilir.
Kimse avuç dolusu para ödediği bilgisayarını -kaybolma ihtimali olan- valize koymak istemez.
Başbakan Binali Yıldırım dün kürsüden “Alevi kardeşlerimize” güzel mesajlar vererek seslendi.
“Dedeler, canlar...”
Alevi ritüelinin sözcükleridir bunlar.
Sevecen bir yaklaşım...
“Bugün Peygamberimiz Hz. Muhammed’in oğlu gibi sevdiği Hz. Ali’nin doğum günü...”
Alevilerin simgesi Ali’nin böyle anılması “mezhep hassasiyetine” özen gösterilerek, “birlikte hoşgörü ve sevgiyle yaşamak” anlayışını yansıtıyor.
Anadolu’daki Alevi büyüklerinin, bilgelerinin, ozanlarının isim isim anılması da...
...................
ÇANAKKALE Zaferi layık olduğu gibi kutlandı.
Çanakkale köprüsü yapımına start verilmesi ise bu tarihi günü taçlandırdı.
Gerçekten çok önemli bir proje hayata geçiriliyor.
Önemi büyük.
İşlevsel...
Gönülden kutluyorum.
...................
ŞEFFAF Oda’da bu hafta iki “fark yaratan kadın”; Azra Kohen ve Özge Doğru.
Azra Kohen Fi, Çi, Pi üçlemeleriyle Forbes ve D&R’a göre 2015’te en çok satan yazar... Yenilerde raflara çıkan “Aeden” adlı kitabı da listelerin ilk sırasında...
Kitabının birinci kadınını tanımladığı gibi “duru Venüs güzelliğinin” yanı sıra Azra, yaşam enerjisini bütün renkleriyle yansıtan ışıklı bir kişilik.
Fi, Çi, Pi üçlemesinin dizisi yakında internette.
Azra bu konuda da farkını ortaya koyuyor. Türkiye’de ilk internet dizisi, “3 bölüm üst üste...” Ve en önemlisi senaryoda, castta, hatta müziklerde Azra’nın dokunuşları var.
Azra Kohen’in öğrenciliği hiç bitmiyor. İstanbul Üniversitesi Radyo TV, ardından Ottawa Üniversitesi 3. Dünya Ülkelerine Yardım Ekonomisi Bölümü mezunu. Liverpool Üniversitesi’nde Davranış Bilimleri üzerine uzmanlık eğitimi aldı. Şimdi de doktora yapıyor.
Azra “Bu dünyaya öğrenmek için geldik” diyor.
BUGÜN güzel şeyler yazacağım...
Hollanda, Almanya, Danimarka, İsviçre karabasanları ve de içerideki “referandum” tartışmaları havayı ağırlaştırmışken bir tertemiz havayla doldu ciğerlerimiz.
Perşembe gecesi BJK’nın Olympiakos karşısında “net galibiyeti” beni benden aldı götürdü.
Maçın ilk yarısında BJK 2-1 öndeydi.
İyi bastırıyordu.
Tribünlerden “Üç... üç” korosu yankılar yapıyordu.
Ama 39’uncu dakikada hiç hesapta olmayan bir “kırmızı kart” keyfimizi kararttı.
İktidardan, son günlerde “Avrupa” söylemleri.
“Avrupa bitiyor.”
“Avrupa çökmekte.”
“Avrupa Birliği dağılıyor.”
....................
Bunların “Hiç gerçeklik payı yok” denilemez.
Özellikle İngiltere’nin ayrılma kararı AB üzerinde bir “soru işareti” üretti.
TÜRKİYE’de seçim sandıkları kurulurken dış politikada bir rüzgâr eser.
Ve...
Recep Tayyip Erdoğan’ın yelkenlerini doldurur.
.....................
HATIR LAYALIM...
‘ - Davos’ta -İsrail’in “bilge Cumhurbaşkanı” diye andığı- Şimon Perez’e bir panelde “One minute” çıkışı.
Dönemin Başbakanı Erdoğan o söylemiyle İslam dünyasının kalbine dokunmuştu.
15 Mart Türkiye’si için şu söylemi hatırlamakta
fayda var:
“Hiçbir şey sanıldığı kadar kötü ve hiçbir şey umulduğu kadar iyi değildir...”
Gerçekten...
“Yaşadığımız süreçte ve özellikle son günlerde Türkiye geleneksel bağlarından kopuyor ve bilinmez sulara sürüklenerek yalnızlaşabilir” gibi algılar yoğunlaşmakta...
Amerika’nın Kuzey Suriye’deki Kürt oluşumuna destek vermesi... Rusya ve Suriye rejim güçlerinin de Menbiç’teki Suriye silahlı Kürt güçlerini korumak için tampon bölge oluşturması...
Bunlar “iki süper güç” tarafından Türkiye’ye karşı tavır koydukları izlenimini veriyor.