Türkiye’nin son aylardaki oyunu, sahadaki aktörlerin ellerindeki -dağıtılmış kartlara- göre planlanmıştı.
Önce Cerablus’un, ardından El Bab’ın büyük kısmının ele geçirilmesi, oyunun iyi oynandığını gösterdi.
“Suriye’de dünyanın karşısında olduğu DAEŞ adlı terör örgütünü temizlemek” adına “TSK’nın ve onun uzantısı olan ÖSO’nun Suriye topraklarında ilerleyişi” küresel destek aldı.
....................
Ancak...
Şimdi “şapkadan tavşan çıkarmak” gibi masaya “joker” kartı düşüverdi.
“Joker” kart oyunlarının “maymuncuğu”dur.
Açayım...
Türkiye neden “Menbiç’e harekâtta” kararlı ve ısrarlı?
Rusya neden TSK takviyeli ÖSO güçlerinin El Bab’da ilerleyişinin “bir çizgide” durmasını istedi?
Suriye “rejim güçleri” neden ansızın hareketlenerek El Bab’ın güneyini ele geçirdi? Rusya’nın belirlediği çizgiye kadar olan alanı DAEŞ’ten temizledi ve ÖSO ile o çizgide karşı karşıya geldi ve durdu?
.....................
Aşağıdaki “harita” durumu çok açık ortaya koyuyor.
Fırat’ın batısındaki Menbiç YPG güçlerinin elinde.
Biraz daha ilerlese Hatay’ın doğusundaki Afrin YPG kantonuna ulaşacak ve Türkiye’nin boydan boya güney sınırındaki bütün kantonları birleşecekti. Öteden beri Ankara’nın -kesin- karşı tavır koyduğu “Kürt koridoru” gerçekleşmiş olacaktı.
Bazı ajanslara göre “Menbiç’e harekat başladı.”
Hatta “Türkiye savaş jetlerinin bölgedeki PYD ve YPG unsurlarını bombaladığı” yolunda haberler de var.
ÖSO’ya (Özgür Suriye Ordusu) bağlı “Murat Birlikleri” tarafından da bu doğrultuda ilk açıklama geldi.
“PYD’nin elindeki bir köyün alındığı, iki köyün daha alınmak üzere olduğu, 500 km karelik bir alanın ilk aşamada ele geçirilmesinin hedeflendiği” yolunda bir açıklama...
......................
Hükümetten ve Genelkurmay Başkanlığı’ndan bu haberler için henüz bir açıklama yapılmış değil. (Şu satırlar yazılana kadar.)
Ancak...
TV ekran-larında ve gazetelerde şöyle bir yorum:
“Biz Irak’ın ve Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanayız. Bu ülkeler parçalanırsa, Türkiye’nin de bütünlüğü tehlikeye girer...”
***
Bu yorumun ilk cümlesi -kesin- doğrudur.
Türkiye’nin “ilke” olarak yaklaşımı, uluslararası ve bölgesel duruşu böyle olmalıdır.
***
Ama...
BARZANİ Türkiye’de...
İstanbul’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi.
Ankara’da Başbakan Binali Yıldırım’la görüştü.
.................
İstanbul’a geldiğinde göndere “Kuzey Irak Kürt Yönetimi bayrağı” çekildi.
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun MHP’den koparak kurduğu BBP (Büyük Birlik Partisi) mensuplarından bir grup bunu protesto etti:
“Mehmetçik dağlarda şehit olurken, buraya Kürdistan bayrağı çekilemez...”
İstanbul Sunset’te bir sunum.
Önümüzde sıralanan incecik ve zarif endamlı kadehleri birer “gelin adayı” gibi alıcı gözüyle inceliyoruz.
Beğenimi ifade etmek için “xxxxxx kadehler kadar kaliteli. Hatta daha ince ve şık” dedim.
“xxxxxx” diye ifade ettiğim marka dünya klasmanının en üst sıralarındadır.
Aldığım cevapla şaşırdım: “Zaten
o söylediğiniz markaya biz de fason üretim yapıyoruz. Şimdi kendi markamız olarak dünya piyasasına çıktık...”
***
Bugün değerli insan Vehbi Koç’u kaybedişimizin yıldönümü.
21 yıl önce dünyaya veda etmişti.
Onu büyük sevgi ve saygıyla anıyorum.
Aramızdaki hayli yaş farkına rağmen bana “yakın dostu” gibi hissettirdi yıllarca.
Yeniköy’de komşuyduk.
Neredeyse her hafta eşimle birlikte beni evinde yemeğe davet ederdi.
Sohbetleri hayat öğrenimim için “doktora” dersleri gibiydi.
CUMHUR-BAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan “referandum süreci için kucaklayıcı söylemlere” geçti.
“CHP, HDP ve diğer partilerden seçmenlere de EVET” çağrısı yaptı.
Hiçbir partili yurttaşı “ötekileştirmeyen” bu üslup olumludur.
Onu Başbakan Binali Yıldırım izledi.
“EVET de, HAYIR da ülkeyi bölmez” söylemi, dünkü gazetelerin manşetlerindeydi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu zaten daha ilk günlerden beri “ılımlı” üslupla konuşuyor.
***