İncirlik Üssü’nün “kapatılması” konuşuluyor.
“Olabilir” mi?
Soruya “Olmuştur” diye cevap vereyim.
Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu 1975 yılının 25 Temmuz’unda ABD’ye ait Türkiye’deki 21 üs ve tesis kapatıldı.
Amerikan bayrakları indirilerek yerine Türk bayrakları çekildi.
Bunlara “İncirlik Üssü” de dahildi.
Ancak...
Ülkenin bulunduğu coğrafya “kaderidir” söylemi, kesin ve değişmez “doğruluk” değildir.
Elbette “büyük önemdedir.”
Söz gelişi...
Türkiye’nin komşuları Lüksemburg, İsviçre, Monako, Danimarka, Hollanda, Belçika olsaydı herhalde ülke gündemi böyle “kurşun gibi ağır” olmazdı.
Ancak...
Bu “coğrafya etkenini” çok abartarak “kadercilik” gibi bir mistik “kabullenmeye” vardırmamak gerekir.
***
Altını çizerek belirtmek istiyorum ki...
“İç savaş” öyle “harcıâlem” bir laf değildir.
Bir ülke için “en vahim” durumdur.
Bu söylem sık sık ve olur olmaz tekrarlanarak “yüz göz olunacak” şey değildir.
Siyasetçilerden STK’lara, TV tartışmacılarına, biz gazetecilere kadar hepimiz “iç savaş”ı telaffuzdan özenle kaçınmalıyız.
Türkiye’ye tezgâh kuranların böyle bir Türkiye amaçladıkları seziliyor olsa da bu “yakın ve ciddi” bir tehlike -çok şükür ki- değildir.
İşte kaç kez denendi.
Başbakan Binali Yıldırım -aciliyeti nedeniyle yüz yüze değil- telefonla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu arıyor.
“Suikast ihbarlarının yoğunlaştığına” işaret ederek “zırhlı araç” öneriyor.
Kılıçdaroğlu “öneriyi kabul etmiş.”
Doğru bir davranış.
Daha çok yakın tarihte Artvin mitingine giderken ateş arasında kalmıştı.
Tesadüflerin de yardımıyla atlattığı bu “PKK tuzağı” hafızalarda henüz taze.
Milyonların oy vermesinin yanı sıra Cumhuriyet’le yaşıt CHP, özgül ağırlığa ve manevi değere sahiptir.
"Yılbaşı gecesinin seçilmesi” laik Türkiye’nin “yaşam tarzına” saldırıdır.
Bu rezil eylemi üstlenen DAEŞ sadece “çok kan akıtarak ses getirmek” isteseydi daha büyük toplulukları hedef alabilirdi.
İstanbul’un çeşitli meydanlarında on binler toplu halde 2017’ye girişi kutlarken, DAEŞ saldırsaydı ölü ve yaralı sayısı çok daha yüksek olurdu. (Allah korusun)
Ama...
DAEŞ laik Türkiye’nin “yaşam tarzını” hedef aldı.
İstanbul gece hayatının “simgesi” olan Reina’yı seçti.
Gerçekten, Reina, İstanbul’a gelen bütün ünlülerin gittikleri, gece hayatının kalbi sayılabilecek mekândır.
....................
Portaxe’ın Boğaz manzarasında Muazzez Ersoy ile keyifli, müzikli pazar sohbeti…
2017’nin ilk Şeffaf Oda konuğu değerli sanatçı Muazzez Ersoy...
Yılbaşı özel Şeffaf Oda bol müzikli ve keyifli...
2016’yı geride bırakıyor 2017’nin kapısını açıyoruz.
Bardağın “yarısı boş” diye bakılırsa 2016 için “kötü yıl” denebilir.
Herşey bir yana 15 Temmuz “Fetö darbe kalkışımı” büyük “travma.”
Fetö’nün 40 yıl öncesinden başlayan ama son yıllarda artık “darbe yapacak güce ulaşan yapılanması” Türkiye’ye “suikastti”.
Meclis, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, havaalanları, askeri üsler, TRT, CNN gibi TV kuruluşları isyancıların saldırısına maruz kaldı.
Cumhurbaşkanı’nın canına kast edildi.
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları tutsak alındı.
Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan -haklı olarak- dün şöyle sesleniyordu:
“Senin dostun, müttefikin Türkiye mi, PYD ve PKK mı?”
Sonra şöyle diyordu:
“Bizim düşmanımız olan PYD’ye silah veriyorsun. PYD’yle PKK aynı şey.”
.......................
8 yıllık başkanlık döneminde Obama siyaseti ABD-Türkiye ilişkilerini işte bu “dramatik noktaya” getirmiş bulunuyor.
Obama siyasetinin temsil ettiği ABD’ye karşı Türkiye’de, “ciddi güven sorunu” oluştu.