Bugüne kadar Şeffaf Oda’ya binin üzerinde ünlü katıldı. Bende iz bırakanlar arasına Serenay da girdi. Serenay’ın enerjisi yüksek voltajlı. Çekim mekânına geldiği andan itibaren ortam değişti. Hatta çekim öncesi ekibe yardım bile etmiş. “İyilik meleği” gibi... Programa da kalbiyle katılanlardan... Yüzünde sürekli gülümseme, hoşsohbet.
Ve müzik sürprizi...
......................
Serenay Sarıkaya “İkimizin Yerine” filmi bağlamında Şeffaf Oda konuğu... Yine filmin oyuncularından Aslı Bekiroğlu ve Merve Çağıran’la birlikte... Onlara, özgün ve özel sesiyle “Kalben” eşlik ediyor. Programa Kalben’in yorumuyla bir İbrahim Tatlıses şarkısı olan “Haydi Söyle” ile başlıyoruz.
....................
Bu yazıda ABD’nin PYD konusunda Türkiye’ye karşı dile getirdiği “ilginç” bir argümanı yansıtıyorum.
Pek de bilinmeyen bir argüman bu.
ABD “Bazı terör örgütleri iddialarımızda, birbirimizden farklı görüşlerimiz olabilir. Siz PYD’yi terör örgütü diye tanımlıyorsunuz, biz ise o görüşte değiliz. Tıpkı bizim Hamas’ı terörist olarak tanımlamamıza karşın sizin bu örgütü terörist saymamanız gibi...”
Temelde ABD ve Türkiye arasında 60 yılı aşkın süreye uzanan sağlam dostluk ilişkimiz sürüyor.
Fakat...
Bazen böyle görüş ayrılıkları olabilir.
Yani...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “başkanlık sistemi dosyasını” raftan indirmesini şu gerekçeye dayandırmıştı.
“Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı tarzı fiili bir durum ortaya koymakta. MHP’nin Meclis’teki sayısı onun olması gereken sınırlara çekilmesini sağlamaya yetmiyor. O halde fiili durum halka sorularak hukukileşsin. Bizim asıl tercihimiz güçlendirilmiş parlamenter sistem. Ama bu fiili durumun da artık çözüme kavuşturulması gerekiyor.”
Mealen söylem bu.
......................
Yorumla açalım:
Başkanlık sistemini Meclis’e getirirler.
“Olmazsa olmazlarımızdan” ilk 4 madde değiştirilmez.
OSMANLI sultanları “halife” unvanını taşıdıkları halde 500 yılı aşkın imparatorluk süresinde, Mekke’ye, hacca gitmediler.
1’i hariç.
36’ncı ve son sultan 115. İslam Halifesi Vahdettin Mekke’ye gitmiştir. “Hacı olduğu” söylenebilir.
Ama...
O da tahttan indirildikten sonra sürgün yıllarında gidebilmiştir.
Bunu, 2005’te suikasta kurban giden eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin yeğeni ile dünkü sohbetimizde dinledim.
Genç bir kadın...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “raftaki başkanlık sistemini” indirdi.
Artık Türkiye’nin iç politika gündeminde 1 numaralı madde bu.
..................
Önce...
AK Parti nasıl bir “başkanlık sistemini düzenleyen yeni anayasa taslağı getirecek” sorusu.
“İlk 4 maddenin değişmeyeceği” ve “Kürt sorununda çözüm sürecine henüz kan sıçramamışken” konuşulmakta olan “yerinden yönetim düzenlemesinin” olmayacağı kesin.
Çünkü...
MUSUL’u ele geçirmek üzere “büyük harekât” sanılanın aksine DAEŞ’ten -birkaç intihar saldırısı dışında- ciddi direniş ve karşılık görmeden ilerliyor.
“Orta derecede bir DAEŞ yöneticisi” referans gösterilerek Batı medyasında şöyle bir açıklama yayımlandı:
“Halifelik (!!), Musul’u kendi alanı dışına çıkarmıştır.”
Bunun anlamı “DAEŞ silahlı güçlerinin kenti ve çevresini boşaltarak batıya doğru Suriye içlerine kaydırılmakta olduğudur.”
Zaten...
Irak, Barzani, koalisyon güçlerinin Musul kuşatması da çemberi tam kapatmıyor.
DAEŞ’e “çekilme koridoru” bırakıyor.
NAPOLYON bir sefer yolunda Fransa’nın “Clicquot” şampanyalarının üretildiği şatoya uğrar. (*)
Kurmaylarıyla birlikte güzel bir yemek eşliğinde şampanya içer.
Ertesi sabah sefer için atına biner.
O sırada şatonun sahibesi, kocasını bir süre önce kaybettiği için “dul” kalan Bayan Clicquot en iyi şişelerinden birini Napolyon’a uzatır.
Yabancı şirketlerle iş yapan PR yöneticisinden ilginç bir söylem şöyle:
“Gelmiyorlar, çünkü sigortaları tarafından Türkiye’nin riskli ülke olarak görüldüğü bildirildi. Burada hayatını kaybetmesi, ameliyat gibi durumlar, kaza halinde tedavi giderlerini sigortalar karşılamayacak.”
Turistlerin ne kadarı her gün TV’de gördükleri “bombalı saldırılar, mayınlar, çatışmalardan korkarak” Türkiye rotasını program dışı yaptı, bilinmiyor.
Ama...
Bir de bu “hayat ve sağlık sigortası” etkeni var anlaşılan.
Özellikle Batı ülkelerinde “özel sigorta” bireylerin, ailelerin “olmazsa olmazıdır.”
Sigorta şirketinin “kapsam dışı bıraktığı” bir ülkeye gitmeyi göze alamazlar.